Perdesiz, Ondan geldiğini ifade için, kaide-i nahviyece alâmeti hasr ve tahsis olan هُوَ الَّذِى , هُوَ الرَّزَّاقُ ifade etmiştir. İlâçlara hâsiyetleri veren ve tesiri halk eden, ancak o Şâfî-i Hakikîdir.

DÖRDÜNCÜ REMİZ

Hayatın yirmi sekizinci hassasında beyan edilmiştir ki: Hayat, imanın altı erkânına bakıp ispat ediyor, onların tahakkukuna işaretler ediyor.

Evet, madem bu kâinatın en mühim neticesi ve meyvesi ve hikmet-i hilkati hayattır; elbette o hakikat-i âliye, bu fâni, kısacık, noksan, elemli hayat-ı dünyeviyeye münhasır değildir.

Belki, hayatın yirmi dokuz hassasıyla mahiyetinin azameti anlaşılan şecere-i hayatın gayesi, neticesi ve o şecerenin azametine lâyık bir meyvesi, hayat-ı ebediyedir ve hayat-ı uhreviyedir, taşıyla ve ağacıyla, toprağıyla hayattar olan dâr-i saadetteki hayattır.

Yoksa, bu hadsiz cihazat-ı mühimme ile teçhiz edilen hayat şeceresi, zîşuur hakkında, hususan insan hakkında meyvesiz, faydasız, hikmetsiz, hakikatsiz olmak lâzım gelecek.

Ve sermayece ve cihazatça serçe kuşundan meselâ yirmi derece ziyade ve bu kâinatın ve zîhayatın en mühim, yüksek ve ehemmiyetli mahlûku olan insan, serçe kuşundan, saadet-i hayat cihetinde yirmi derece aşağı düşüp en bedbaht, en zelîl bir biçare olacak.

Hem en kıymettar bir nimet olan akıl dahi, geçmiş zamanın hüzünlerini ve gelecek zamanın korkularını düşünmekle kalb-i insanı mütemadiyen incitip bir lezzete dokuz elemleri karıştırdığından, en musibetli bir belâ olur.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Dördüncü Nükte / Sonraki Risale: Altıncı Nükte
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâmet-i hasr ve tahsis : bir özelliğin sadece bir şeye özel ve ait olduğunu gösteren işaret
âyet : Kur’an’da yer alan her bir cümle
azamet : büyüklük
bedbaht : talihsiz, bahtsız
beyan edilmek : açıklanmak
biçare : çaresiz
cihazat : donanım
cihazat-ı mühimme : önemli cihazlar
cihet : yön
dâr-ı saadet : mutluluk yeri; Cennet
ehemmiyetli : değerli, önemli
elemli : acı veren, üzücü
erkân : esaslar, şartlar
fâni : gelip geçici, ölümlü
hadsiz : sınırsız, sayısız
hakikat-i âliye : yüce gerçek
hakikatsiz : asılsız, bir hakikate dayanmayan
halk eden : yaratan
hayat-ı ebediye : sonsuz hayat, âhiret hayatı
hayat-ı uhreviye : âhiret hayatı
hayattar : canlı
hikmet-i hilkat : yaratılış hikmeti ve gayesi
hikmetsiz : gayesiz, faydasız
hususan : özellikle
kaide-i nahviye : Arapça gramer kaidesi, dilbilgisi kuralı
kâinat : evren
kalb-i insan : insan kalbi
kıymettar : değerli
kudret : güç, iktidar
mahiyet : bir şeyin asıl yönü, temel yapısı
mahlûk : varlık
mühim : önemli
münhasır : ait, mahsus
münhasıran : sadece bir şeye mahsus olarak
mütemadiyen : sürekli olarak
rızık : Allah’ın ihsan ettiği nimetler, yiyecekler
saadet-i hayat : hayatın mutluluğu
Şâfî-i Hakikî : hastalıkları iyileştiren, gerçek şifâ verici olan Allah
şecere : ağaç
şecere-i hayat : hayat ağacı
şifa : iyileşme, sağlıklı olma
tahakkuk : gerçekleşme
teçhiz edilen : donatılan
tesir : etki
Zât-ı Hayy-ı Kayyûm : her an diri olup her canlıya hayat veren ve herşeyi ayakta tutan zât, Allah
zelîl : alçak, aşağılık
Yükleniyor...