بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

كۤهٰيٰعۤصۤ - ذِكْرُ رَحْمَتِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا - اِذْ نَادٰى رَبَّهُ نِدَاۤءً خَفِيًّا - قَالَ رَبِّ اِنِّى وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّى وَاشْتَعَلَ الَّرأْسُ شَيْبًا وَلَمْ اَكُنْ بِدُعَاۤئِكَ رَبِّ شَقِيًّا 1

Şu Lem’a Yirmi Altı Ricadır.

BİRİNCİ RİCA

Ey sinn-i kemâle gelen muhterem ihtiyar kardeşler ve ihtiyare hemşireler! Ben de sizin gibi ihtiyarım. İhtiyarlık zamanında ara sıra bulduğum ricaları ve o ricalardaki teselli nuruna sizi de teşrik etmek arzusuyla, başımdan geçen bazı hâlâtı yazacağım. Gördüğüm ziya ve rast geldiğim rica kapıları, elbette benim nâkıs ve müşevveş istidadıma göre görülmüş, açılmış. İnşaallah sizlerin sâfi ve hâlis istidatlarınız, gördüğüm ziyayı parlattıracak, bulduğum ricayı daha ziyade kuvvetleştirecek.

İşte, gelecek o ricaların ve ziyaların menbaı, madeni, çeşmesi, imandır.

İKİNCİ RİCA

İhtiyarlığa girdiğim zaman, birgün güz mevsiminde, ikindi vaktinde, yüksek bir dağda dünyaya baktım. Birden, gayet rikkatli ve hazîn ve bir cihette karanlıklı bir hâlet bana geldi. Gördüm ki, ben ihtiyarlandım, gündüz de ihtiyarlanmış, sene de ihtiyarlanmış, dünya da ihtiyarlanmış. Bu ihtiyarlıklar içinde dünyadan firak ve sevdiklerimden iftirak zamanı yakınlaştığından, ihtiyarlık beni ziyade sarstı. Birden, rahmet-i İlâhiye öyle bir surette inkişaf etti ki, o rikkatli hazîn firâkı, kuvvetli bir rica ve parlak bir teselli nuruna çevirdi.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Kâf hâ yâ ayn sâd. Bu âyetler, kulu Zekeriya’ya Rabbinin rahmetini zikirdir. Hani o Rabbine gizlice niyaz ederek demişti ki: Ey Rabbim, artık benim kemiklerim yıprandı, başım ihtiyarlıkla tutuşup saçlarım aklandı. Sana ettiğim dualarımda da, ey Rabbim, ben hiç mahrum kalmadım.” Meryem Sûresi, 19:1-4.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Beşinci Lem'a / Sonraki Risale: Yirmi Yedinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

cihet : taraf, yön
er-Rahmânü’r-Rahîm : bütün varlıklara olduğu gibi tek tek her bir varlığa şefkat gösteren sonsuz rahmet sahibi Allah
firak : ayrılık
güz : sonbahar
hâlât : hâller, durumlar
hâlet : hâl, durum
hâlis : içten, katıksız, samimî
hazîn : hüzün veren, acıklı
hemşire : kız kardeş
iftirak : ayrılma
ihtiyare : yaşlı kadın
inkişaf etmek : ortaya çıkmak, açılmak
inşaallah : Allah’ın izniyle
istidad : kabiliyet, yetenek
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
lem’a : parıltı
menba : kaynak
merhamet : şefkat, acıma
muhterem : hürmete layık, saygıdeğer
müşevveş : düzensiz, karma karışık
nâkıs : eksik
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın herşeyi kuşatan sonsuz rahmeti
rica : ümit
rikkatli : acıklı
sâfi : pak, duru, temiz
sinn-i kemâl : olgunluk yaşı
suret : biçim, şekil
takdim etmek : sunmak
teşrik etmek : ortak yapmak
zemin : yer
zîhayat : canlı
ziya : ışık
ziyade : çok
Yükleniyor...