Sizlerin kalb ve ruh ve aklınızı ittiham etmem. Risale-i Nur’un verdiği tesire binaen itimad ediyorum. Fakat nefis ve hevâ ve his ve vehim bazan aldatıyorlar. Onun için bazan şiddetli ikaz olunuyorsunuz. Bu şiddet, nefis ve hevâ ve his ve vehme bakıyor; ihtiyatlı davranınız.

Evet, eğer mesleğimiz şeyhlik olsaydı, makam bir olurdu veyahut mahdut makamlar bulunurdu. O makama müteaddit istidatlar namzet olurdu. Gıptakârâne bir hodgâmlık olabilirdi.

Fakat mesleğimiz uhuvvettir. Kardeş kardeşe peder olamaz, mürşid vaziyetini takınamaz. Uhuvvetteki makam geniştir; gıptakârâne müzâhameye medar olamaz. Olsa olsa, kardeş kardeşe muavin ve zahîr olur, hizmetini tekmil eder.

Pederâne, mürşidâne mesleklerdeki gıptakârâne hırs-ı sevap ve ulüvv-ü himmet cihetiyle çok zararlı ve hatarneticeler vücuda geldiğine delil, ehl-i tarikatin o kadar mühim ve azîm kemâlâtları ve menfaatleri içindeki ihtilâfâtın ve rekabetin verdiği vahîm neticelerdir ki, onların o azîm, kudsî kuvvetleri bid’a rüzgârlarına karşı dayanamıyor.

ÜÇÜNCÜ MÂNİ: Korku ve tamâdır. Bu mâni diğer bir kısım mânilerle beraber Hücumât-ı Sittede tamamıyla izah edildiğinden, ona havale edip, Cenâb-ı Erhamürrâhimînden bütün Esmâ-i Hüsnâsını şefaatçi yapıp niyaz ediyoruz ki, bizleri ihlâs-ı tâmma muvaffak eylesin. Âmin.

اَللّٰهُمَّ بِحَقِّ سُورَةِ اْلاِخْلاَصِ اِجْعَلْنَا مِنْ عِبَادِكَ الْمُخْلِصِينَ الْمُخْلَصِينَ. اٰمِينَ اٰمِينَ 1

سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ 2

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Allahım! İhlâs Sûresinin hakkı için, bizi ihlâs sahibi olan ve ihlâsa eriştirilen kullarından eyle. Âmin, âmin.
2 : “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin.” Bakara Sûresi, 2:32.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirminci Lem'a / Sonraki Risale: Yirmi İkinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âmin : Allahım kabul eyle
azîm : büyük, yüce
bid’a : dinde olmayıp sonradan dine aykırı şekilde ortaya çıkan şeyler
binaen : dayanarak
ehl-i tarikat : tarikata mensup olanlar
Esmâ-i Hüsnâ : Allah’ın sonsuz güzellikteki isimleri
gıptakârâne : imrendirici bir şekilde
hatar : tehlike
havale etme : yönlendirme
hevâ : gelip gecici arzu ve istek
hırs-ı sevap : daha çok sevap kazanma hırsı
hodgâmlık : bencillik
Hücumât-ı Sitte : şeytanın desiselerine karşı yazılan bir eser; Yirmi Dokuzuncu Mektubun Altıncı Risalesi olan Altıncı Kısım
icra etmek : yerine getirmek
ihlâs-ı tâm : tam ve eksiksiz ihlâs
ihtilâfât : farklılıklar, ihtilaflar
ihtiyat : tedbir
ikaz : uyarı
istidat : kabiliyet
itimad etmek : güvenmek
ittiham etmek : suçlamak
izah : açıklama
kemâlât : mükemmel ve kusursuz özellikler
kudsî : kutsal
mahdut : sınırlı
makam : derece, yer
mâni : engel
medar : dayanak noktası, kaynak
menfaat : fayda, yarar
muavin : yardımcı
muvaffak olmak : başarmak
mühim : önemli
mürşid : irşad eden, doğru yolu gösteren, gafletten uyandıran
mürşidâne : hak ve doğru yolu göstererek, irşad edici olarak
müteaddit : bir çok
müzâhame : bir noktada izdiham meydana getirme ve ferdlerin birbirine sıkıntı vermesi
namzet : aday
nefis : hazır zevke düşkün ve insanı kötülüğe ve yasak zevk ve isteklere sevk eden duygu
netice : son, sonuç
niyaz etmek : yalvarıp yakarmak
peder : baba
pederâne : babaya yakışır şekilde
şefaatçi : af için aracılık eden
tamâ : hırs, aç gözlülük
tekmil etmek : tamamlamak
uhuvvet : kardeşlik
ulüvv-ü himmet : yüksek gayret sahibi olma
vahîm : ağır, dehşet verici
vehim : kuruntu, varsayım
zahîr : yardımcı, destek veren
Yükleniyor...