Bu hal ise, şimdiki tabirle, burjuvaların müstebidâne tahakkümleri içinde hoş görünebilir. Fakat bizim tabaka-i avâmın intibahıyla ve galebesiyle tezahür eden tam sosyalizm ve bolşevizm düsturları bizim daha ziyade işimize yaradığı için o sosyalizm düsturlarını kabul ettiğimiz halde, senin vaziyetin bize ağır geliyor, prensiplerimize muhalif düşüyor. Onun için sana verdiğimiz sıkıntıdan şekvâya ve küsmeye hakkın yoktur.”

Elcevap: Hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede bir çığır açan, eğer kâinattaki kanun-u fıtrata muvafık hareket etmezse, hayırlı işlerde ve terakkîde muvaffak olamaz. Bütün hareketi şer ve tahrip hesabına geçer.

Madem kanun-u fıtrata tatbik-i harekete mecburiyet var; elbette fıtrat-ı beşeriyeyi değiştirmek ve nev-i beşerin hilkatindeki hikmet-i esasiyeyi kaldırmakla, mutlak müsavat kanunu tatbik edilebilir.

Evet, ben neseben ve hayatça avam tabakasındanım. Ve meşreben ve fikren, müsavat-ı hukuk mesleğini kabul edenlerdenim.

Ve şefkaten ve İslâmiyetten gelen sırr-ı adaletle, burjuva denilen tabaka-i havassın istibdat ve tahakkümlerine karşı eskiden beri muhalefetle çalışanlardanım.

Onun için, bütün kuvvetimle adalet-i tâmme lehinde, zulüm ve tagallübün ve tahakküm ve istibdadın aleyhindeyim.

Fakat nev-i beşerin fıtratı ve sırr-ı hikmeti, müsavat-ı mutlaka kanununa zıttır. Çünkü Fâtır-ı Hakîm, kemâl-i kudret ve hikmetini göstermek için, az birşeyden çok mahsulât aldırır ve bir sahifede çok kitapları yazdırır ve birşeyle çok vazifeleri yaptırdığı gibi, beşer nev’i ile de binler nev’in vazifelerini gördürür.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Birinci Lem'a / Sonraki Risale: Yirmi Üçüncü Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adalet-i tâmme : tam ve eksiksiz adalet
aleyhinde : karşısında
avam : halk
bolşevizm :
burjuva : servet ve mal birikimi yapanlar; zenginler sınıfı
delâletiyle : işaretiyle, deliliyle
düstur : kural
Fâtır-ı Hakîm : her şeyi hikmetle ve benzersiz olarak yaratan Allah
fıtrat-ı beşeriye : insanın yaratılışı, tabiatı
fikren : düşünce olarak
galebe : üstün gelme
haricinde : dışında
hayat-ı içtimaiye-i beşeriye : insanların sosyal hayatı
hikmet-i esasiye : temel hikmet
hilkat : yaratılış
intibah : uyanma
istibdat : baskı, zulüm
kanun-u fıtrat : yaratılış kanunu
kemâl-i kudret ve hikmet : Allah’ın kudret ve hikmetinin eksiksiz ve mükemmel oluşu
macera-yı hayat : hayat çizgisi
makam-ı içtimaî : sosyal statü, mevki
meşreben : hareket metodu açısından
muhalefet : zıt ve aykırı davranma
muhalif düşmek : aykırı davranmak
mutlak : kayıtsız, sınırsız
müsavat : eşitlik, denklik
müsavat-ı hukuk : hukuk önündeki eşitlik
müsavat-ı mutlaka : mutlak eşitlik
müstebidâne : diktatörce
nazar-ı dikkati celb etmek : dikkat çekmek
neseben : soy itibariyle
nev-i beşer : insanlar
nüfuz : etki alanı
sırr-ı adalet : adalet sırrı
sırr-ı hikmet : hikmetinin sırrı
şefkaten : şefkat açısından
şekvâ : şikâyet
tabaka-i avâm : halk tabakası
tabaka-i havas : zenginler, seçkinler tabakası
tagallüb : baskı ve zulüm yapma
tahakküm : baskı altında tutma
tatbik-i hareket : uygun hareket
tezahür eden : ortaya çıkan, görünen
zâhir : açık, gözle görünür
Yükleniyor...