Dördüncü Nükte

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَاَنْزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ
1

âyetine dâir gayet ehemmiyet kesb etmiş. Mühim ve mütefennin bir adam bu sual ile bazı hocaları ilzâm ettiği bir suale muhtasar bir cevaptır.

SUAL: Deniliyor ki: “Demir yerden çıkıyor; yukarıdan inmiyor ki 2 اَنْزَلْنَا denilsin. Neden 3 اَخْرَجْنَا dememiş; zâhiren muvâfık görülmeyen اَنْزَلْنَا demiş?”

ELCEVAP: Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân, اَنْزَلْنَا kelimesiyle, demirdeki azîm ve çok ehemmiyetli nimet cihetini ihtar etmek için اَنْزَلْنَا demiş. Çünkü yalnız demirin zâtını nazara vermiyor ki, “ihrac” desin. Belki demirdeki nimet-i azîmeyi ve nev-i beşerin demire ne derece muhtaç olduğunu ihtar içindir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Biz demiri de indirdik ki, onda hem kuvvet ve şiddet, hem de insanlar için faydalar vardır.” Hadîd Sûresi, 57:25.
2 : İndirdik.
3 : Çıkardık.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Yedinci Lem'a / Sonraki Risale: Yirmi Dokuzuncu Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlî : yüce
azîm : büyük
beşer : insan
cihet : yön
ehemmiyet : değer, önem
emr-i İlâhiye : Allah’ın emri
hak tâbir : en doğru tâbir, ifade
hazine-i rahmet : Allah’ın rahmet hazinesi
ihrac : dışarı çıkarma
ihtar etmek : hatırlatmak
ilzâm etmek : susturmak
imdâd : yardım
in’âm : nimet verme
kelimât : kelimeler, sözler
kesb etmek : kazanmak
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan : açıklamalarıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân
mâfevk : üst
mânen : mânevî olarak
mertebe : derece, makam
muhtasar : kısa, özet
muvafık : uygun
mühim : önemli
mütefennin : bilim adamı
nazara verme : dikkati çekme
nev-i beşer : insanlık
nihâyetsiz : sınırsız
nimet : Allah’ın rızık olarak verdiği, ihtiyaç duyulan herşey
nimet-i azîme : büyük nimet
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet
zâhiren : görünüş itibariyle
Yükleniyor...