İşte, hoca-i kâinat olan Fahr-i Âlem Aleyhissalâtü Vesselâmın kudsî medresesi ve tekkesi olan suffenin demirbaş bir mühim talebesi ve müridi ve kuvve-i hafızanın ziyadesi için dua-yı Nebeviyeye mazhar olan Hazret-i Ebu Hüreyre, gazve-i Tebük gibi bir mecma-ı nâsta vukuunu haber verdiği şu mu’cize-i bereket, mânen bir ordu sözü kadar kat’î ve kuvvetli olmak gerektir.

ON ALTINCI MİSAL: Başta Buharî, kütüb-ü sahiha nakl-ı kat’î ile beyan ediyorlar ki:

Hazret-i Ebu Hüreyre aç olmuş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın arkasından gidip menzil-i saadete gitmişler. Bakarlar ki, bir kadeh süt oraya hediye getirilmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm emretti ki: “Ehl-i Suffeyi çağır.” Ben kalbimden dedim ki: “Bu sütün bütününü ben içebilirim; ben daha ziyade muhtacım.” Fakat emr-i Nebevî için onları topladım, getirdim. Yüzü mütecaviz idiler. Ferman etti: “Onlara içir.” Ben de o kadehteki sütü birer birer verdim. Herbirisi doyuncaya kadar içer, diğerine veririm. Böyle birer birer içirerek bütün Ehl-i Suffe o sâfi sütten içtiler. Sonra ferman etti ki:

1 بَقِيتُ اَناَ وَاَنْتَ فاَشْرَبْ Ben içtim. İçtikçe, “İç” ferman eder. Tâ, ben dedim: “Seni hak ile irsal eden Zât-ı Zülcelâle kasem ederim, yer kalmadı ki içeyim.” Sonra kendisi aldı, Bismillâh deyip hamd ederek bakıyesini içti. Yüz bin âfiyet olsun!

İşte şu sâfi, hâlis süt gibi lâtîf, şüphesiz mu’cize-i bâhire-i bereket, beş yüz bin hadîsi hıfzına alan Hazret-i Buharî başta olarak, Kütüb-ü Sitte-i sahiha ile nakilleri, gözle görmek kadar kat’î olmakla beraber, medrese-i kudsiye-i Ahmediye (a.s.m.) olan suffenin namdar, sadık, hafız bir şakirdi olan Ebu Hüreyre’nin, umum Ehl-i Suffeyi mânen işhad ederek, âdetâ umumunu temsil edip şu ihbarı tevatür derecesinde kat’î telâkki etmeyenin, ya kalbi bozuk veya aklı yok.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Geriye seninle ben kaldık, iç.” Buharî, Rikâk: 17; Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme: 36, no. 2477; Müsned, 2:515; Tirmizî (tahkik: Ahmed Şâkir), no. 2479; el-Hâkim, el-Müstedrek, 3:15; Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:296.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Altıncı Nükteli İşaret / Sonraki Risale: Sekizinci İşaret
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
bakıye : geri kalan, arta kalan
beyan etme : açıklama
Bismillâh : Allah’ın adıyla
duâ-yı Nebevi : Peygamberin (a.s.m.) duası
emr-i Nebevî : Hz. Peygamberin (a.s.m.) emri
ferman etmek : buyurmak, emretmek
hadis : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış
hâfız : ezberleyen kişi
hak : doğru, gerçek
hâlis : saf, temiz, katıksız
hamd etmek : şükür ve övgülerini sunmak
hıfzına almak : ezberlemek
irsal etmek : göndermek
kadeh : bardak
kasem : yemin
kat’î : kesin, şüphesiz
kuvve-i hafıza : hafıza kuvveti, ezber gücü
kütüb-ü sahiha : doğru, güvenilir hadis kitapları
Kütüb-ü Sitte-i sahiha : doğru ve güvenilir olan altı büyük hadis kitabı (Sahih-i Buhari, Sahîh-i Müslim, İbn-i Mâce, Ebû Davud, Tirmizî ve Neseî)
lâtîf : güzel, hoş
mânen : mânevî olarak
mazhar : nail olma, erişme
mecma-ı nâs : insanların toplandığı yer
medrese-i kudsiye-i Ahmediye : Peygamberimizin mukaddes medresesi, okulu
menzil-i saadet : Peygamberimizin (a.s.m.) mübarek evi, hanesi
mu’cize-i bâhire-i bereket : apaçık bereket mu’cizesi
mu’cize-i bereket : bereketle ilgili mu’cize
mütecaviz : aşkın, aşan
nakl-i kat’î : Peygamber Efendimizden (a.s.m.) geldiğinde şüphe bulunmayan haberler, hadisler
namdar : şan ve şöhret sahibi
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
sadık : doğru söyleyen
sâfi : pak, duru, temiz
suffe : Peygamberimizin Mescidine bitişik olarak inşa edilen ve içinde bazı sahabelerin Peygamber Efendimizden Kur’ân ve Hadis ilimlerini öğrendiği ve barındığı yer
şakird : talebe, öğrenci
vuku : gerçekleşme, meydana gelme
Zât-ı Zülcelâl : sonsuz büyüklük ve azamet sahibi olan Zât, Allah
ziyade : çok, fazla
ziyadeleşme : artma, fazlalaşma
Yükleniyor...