ÜÇÜNCÜ SUALİNİZ: Cenâb-ı Hak musibetleri veriyor, belâları musallat ediyor. Hususan masumlara, hattâ hayvanlara bu zulüm değil mi?

Elcevap: Hâşâ! Mülk Onundur; mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Hem acaba, san’atkâr bir zât, bir ücret mukàbilinde seni bir model yapıp, gayet san’atkârâne yaptığı murassâ bir libası sana giydiriyor; hünerini, maharetini göstermek için kısaltıyor, uzaltıyor, biçiyor, kesiyor, seni oturtuyor, kaldırıyor. Sen ona diyebilir misin ki, “Beni güzelleştiren elbiseyi çirkinleştirdin; bana oturtup kaldırmakla zahmet verdin”? Elbette diyemezsin. Dersen divanelik edersin.

Aynen öyle de, Sâni-i Zülcelâl göz, kulak, lisan gibi duygularla murassâ, gayet san’atkârâne bir vücudu sana giydirmiş. Mütenevvi esmâsının nakışlarını göstermek için seni hasta eder, müptelâ eder, aç eder, tok eder, susuz eder, bu gibi ahvalde yuvarlatır. Mahiyet-i hayatiyeyi kuvvetleştirmek ve cilve-i esmâsını göstermek için, seni böyle çok tavırlarda gezdiriyor. Sen eğer desen, “Beni niçin bu mesâibe müptelâ ediyorsun?” Temsilde işaret edildiği gibi, yüz hikmet seni susturacak.

Zaten sükûn ve sükûnet, atâlet, yeknesaklık, tevakkuf, bir nevi ademdir, zarardır. Hareket ve tebeddül vücuttur, hayırdır. Hayat, harekâtla kemâlâtını bulur, beliyyat vasıtasıyla terakki eder. Hayat, cilve-i esmâ ile muhtelif harekâta mazhar olur, tasaffî eder, kuvvet bulur, inkişaf eder, inbisat eder, kendi mukadderâtını yazmasına müteharrik bir kalem olur, vazifesini ifa eder, ücret-i uhreviyeye kesb-i istihkak eder.

İşte, münakaşanızın içindeki üç sualinizin muhtasar cevapları bu kadardır. İzahları otuz üç adet Sözlerdedir.

Aziz kardeşim,

Sen bu mektubu Eczacıya ve münakaşayı işitenlerden münasip gördüklerine oku. Benim tarafımdan da, yeni bir talebem olan Eczacıya selâm et, de ki: Mezkûr mesâil gibi dakik mesâil-i imaniyeyi, mizansız mücadele suretinde cemaat içinde bahsetmek caiz değildir. Mizansız mücadele olduğundan, tiryak iken zehir olur. Diyenlere, dinleyenlere zarardır. Belki böyle mesâil-i imaniyenin itidal-i demle, insafla, bir müdavele-i efkâr suretinde bahsi caizdir.
Önceki Risale: On Birinci Mektup / Sonraki Risale: On Üçüncü Mektup
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adem : yokluk
ahval : haller, durumlar
atâlet : hareketsizlik
aziz : izzetli, çok değerli, saygın
beliyyât : belâlar, musibetler, sıkıntılar
caiz : sakıncasız
cemaat : topluluk
cilve-i esmâ : isimlerin yansımaları
dakik : ince, derin
divanelik : delilik, akılsızlık
esmâ : isimler
harekât : hareketler
hayır : iyilik
hikmet : sebep, gaye
hüner : beceri, ustalık
ifa : yerine getirme
inbisat : genişleme, yayılma
inkişaf : gelişme
itidal-i dem : soğukkanlı davranış, düşünerek hareket
izah : açıklama
kemâlât : olgunluklar, mükemmellikler
kesb-i istihkak : hak kazanma
libas : elbise
maharet : beceriklilik
mahiyet-i hayatiye : hayatın yapısı, esası, hakikatı
mazhar : görünme yeri, ayna
mesâib : musibetler, belâlar
mesâil : meseleler
mesâil-i imaniye : imana dair meseleler
mezkûr : az önce sözü geçen
mizan : ölçü
muhtasar : kısa, özet halinde
muhtelif : çeşitli
mukadderât : takdir olunmuş şeyler, kader
murassâ : süslü
müdavele-i efkâr : fikir alışverişi
münakaşa : tartışma
münasip : uygun
müptelâ : düşkün, bağımlı
müteharrik : hareketli
mütenevvi : çeşit çeşit
nevi : çeşit, tür
san’atkârâne : san’atkâra yakışır bir şekilde
Sâni-i Zülcelâl : sonsuz yücelik ve haşmet sahibi olan ve herşeyi san’atla yaratan Allah
suret : şekil, biçim
sükûn : durgunluk
sükûnet : sessizlik
tasaffî : saflaşma, arınma
tebeddül : değişiklik
temsil : kıyaslama tarzında benzetme, analoji
terakki : ilerleme, yükselme
tevakkuf : durma
tiryak : ilâç
ücret-i uhreviye : âhirette verilecek ücret
vücut : varlık
yeknesaklık : tekdüzelik, monotonluk
Yükleniyor...