رَبَّناَ لاَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ 1
اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ عَلٰى سَيِدِنَا مَنْ اَرْسَلْتَهُ رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ وَعَلٰۤى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ 2
اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ عَلٰى سَيِدِنَا مَنْ اَرْسَلْتَهُ رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ وَعَلٰۤى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ 2
ÜÇÜNCÜ MESELE
Hikmet ve akılla halledilmeyen bir mesele-i mühimme:
3 فَعَّالٌ لِمَا يُرِيدُ | 4 كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِى شَاْنٍ |
Sual: Kâinattaki mütemadiyen şu hayret-engiz faaliyetin sırrı ve hikmeti nedir? Neden şu durmayanlar durmuyorlar, daima dönüp tazeleniyorlar?
Elcevap: Şu hikmetin izahı bin sahife ister. Öyle ise, izahını bırakıp, gayet muhtasar bir icmâlini iki sahifeye sığıştıracağız. İşte, nasıl ki bir şahıs, bir vazife-i fıtriyeyi veyahut bir vazife-i içtimaiyeyi yapsa ve o vazife için hararetli bir surette çalışsa, elbette ona dikkat eden anlar ki, o vazifeyi ona gördüren iki şeydir:
Birisi: Vazifeye terettüp eden maslahatlar, semereler, faidelerdir ki, ona “ille-i gaiye” denilir.
İkincisi: Bir muhabbet, bir iştiyak, bir lezzet vardır ki, hararetle o vazifeyi yaptırıyor ki, ona “dâi ve muktazî” tabir edilir.
Meselâ, yemek yemek, iştihadan gelen bir lezzet, bir iştiyaktır ki, onu yemeğe sevk eder. Sonra da, yemeğin neticesi, vücudu beslemektir, hayatı idame etmektir. Öyle de, 5 وَ ِللّٰهِ الْمَثَلُ اْلاَعْلٰى şu kâinattaki dehşet-engiz ve hayretnümâ hadsiz faaliyet, iki kısım esmâ-i İlâhiyeye istinad ederek iki hikmet-i vâsia içindir ki, herbir hikmeti de nihayetsizdir:
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi sapıklığa meylettirme. Yüce katından bize bir rahmet bağışla. Muhakkak ki veren Sensin, dua edip istediklerimizi bize bağışlayan Sensin.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:8.
2 : Allahım! Âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Efendimize ve bütün âl ve ashabına salât ve selâm et.
3 : “O dilediğini dilediği gibi yapar.” Burûc Sûresi, 85:16; Hûd Sûresi, 11:107.
4 : “O her an bir tasarruftadır.” Rahmân Sûresi, 55:29.
5 : “En yüce sıfatlar Allah’ındır.” Nahl Sûresi, 16:60.
2 : Allahım! Âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Efendimize ve bütün âl ve ashabına salât ve selâm et.
3 : “O dilediğini dilediği gibi yapar.” Burûc Sûresi, 85:16; Hûd Sûresi, 11:107.
4 : “O her an bir tasarruftadır.” Rahmân Sûresi, 55:29.
5 : “En yüce sıfatlar Allah’ındır.” Nahl Sûresi, 16:60.
Önceki Risale: On Yedinci Mektup / Sonraki Risale: On Dokuzuncu Mektup