Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâm gibi bir ulül’azm, ancak birkaç kelâmı işitmeye tahammül etmiştir. Mûsâ Aleyhisselâm demiş:

اَهٰكَذَا كَلاَمُكَ؟ قَالَ اللهُ: لِى قُوَّةُ جَمِيعِ اْلاَلْسِنَةِ 1

Şeytan döndü yine, dedi ki: “Kur’ân’ın meseleleri gibi, çok zatlar o çeşit meseleleri din namına söylüyorlar. Onun için, bir beşer, din namına böyle birşey yapmak mümkün değil mi?”

Cevaben, Kur’ân’ın nuruyla dedim ki:

Evvelâ: Dindar bir adam, din muhabbeti için, “Hak böyledir, hakikat budur, Allah’ın emri böyledir” der. Yoksa, Allah’ı kendi keyfine konuşturmaz. Hadsiz derece haddinden tecavüz edip, Allah’ın taklidini yapıp, Onun yerinde konuşmaz. فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَبَ عَلَى اللهِ 2 düsturundan titrer.

Ve saniyen: Bir beşer kendi başına böyle yapması ve muvaffak olması hiçbir cihetle mümkün değildir, belki yüz derece muhaldir. Çünkü birbirine yakın zatlar birbirini taklit edebilirler. Bir cinsten olanlar birbirinin suretine girebilirler. Mertebece birbirine yakın olanlar birbirinin makamlarını taklit edebilirler, muvakkaten insanları iğfal ederler; fakat daimi iğfal edemezler. Çünkü, ehl-i dikkat nazarında, alâ külli hal, etvar ve ahvâli içindeki tasannuatlar ve tekellüfatlar sahtekârlığını gösterecek, hilesi devam etmeyecek.

Eğer sahtekârlıkla taklide çalışan, ötekinden gayet uzaksa, meselâ âdi bir adam İbn-i Sina gibi bir dâhiyi ilimde taklit etmek istese ve bir çoban bir padişahın vaziyetini takınsa, elbette hiç kimseyi aldatamayacak, belki kendi maskara olacak. Herbir hali bağıracak ki, “Bu sahtekârdır!”

İşte hâşâ, yüz bin defa hâşâ Kur’ân beşer kelâmı farz edildiği vakit, nasıl bir yıldız böceği bin sene tekellüfsüz, hakikî bir yıldız olarak rasat ehline görünsün?

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Senin kelâmın böyle midir?’ Allah buyurdu: ‘Ben bütün lisanların kuvvetine mâlikim.” Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, 3:536.
2 : “Allah adına yalan söyleyenden daha zalim kim vardır?” Zümer Sûresi, 39:32.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Beşinci Mektup / Sonraki Risale: Yirmi Yedinci Mektup
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âdi : basit, sıradan
ahvâl : haller, davranışlar
alâ külli hal : ister istemez, her durumda
Aleyhisselâm : Allah’ın selâmı onun üzerine olsun
beşer kelâmı : insan sözü
beşer : insan
cihet : yön
cins : tür, çeşit
dâhi : son derece zeki; dehâ ve hikmet sahibi
düstur : prensip, kural
ehl-i dikkat : dikkat sahibi kimseler
etvâr : tavırlar, hal ve hareketler
evvelâ : ilk olarak
farz etmek : varsaymak
haddinden tecavüz etmek : çizgiyi aşmak, çok ileri gitmek
hadsiz : sınırsız
hak : doğru
hakikat : gerçek, doğru
hâşâ : asla, kesinlikle öyle değil
Hazret-i Mûsâ :
İbn-i Sina :
iğfal : gaflete düşürerek kandırma, aldatma
kelâm : söz
maskara : gülünç
muhabbet : sevgi
muhal : imkansız
muvaffak : başarılı
muvakkaten : geçici olarak
nam : ad
nazar : bakış, dikkat
nur : ışık
rasat ehli : gözlemci, gözetleyen
saniyen : ikinci olarak
suret : şekil, görüntü
tahammül : dayanma, katlanma
tasannuat : yapmacık hareketler
tekellüfat : zoraki davranışlar
tekellüfsüz : zahmetsiz
ulü’l-azm : azamet, ciddiyet, sabır ve sebat sahibi büyük peygamberler; Hz. Âdem, Hz. Mûsâ, Hz. İsa, Hz. Nuh, Hz. İbrahim ve peygamberimiz Hz. Muhammed’e verilen sıfat
Yükleniyor...