Eğer talebe ise, her sabah mütemadiyen ismiyle, bazan hayaliyle dahi yanımda hazır olur, hissedar olur.

Eğer kardeş ise, birkaç defa hususî ismiyle ve suretiyle dua ve kazancımda hazır olup hissedar olur. Sonra umum ihvanlar içinde dahil olup, rahmet-i İlâhiyeye teslim ediyorum ki, dua vaktinde “ihvetî ve ihvânî” dediğim vakit onlar içinde bulunur. Ben bilmezsem, rahmet-i İlâhiye onları biliyor ve görüyor.

Eğer dost ise ve ferâizi kılar ve kebâiri terk ederse, umumiyet-i ihvan itibarıyla duamda dahildir.

Bu üç tabaka dahi beni mânevî dua ve kazançlarında dahil etmek şarttır.

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مَنْ قَالَ: (اَلْمُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِ كَالْبُنْيَانِ يَشُدُّ بَعْضُهُ بَعْضًا) وَعَلٰۤى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ وَسَلِّمْ 1

سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ 2

وَقَالُوا الْحَمْدُ ِللّٰهِ الَّذِى هَدٰينَا لِهٰذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِىَ لَوْلاَۤ اَنْ هَدٰينَا اللّٰهُ لَقَدْ جَاۤءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ 3

اَللّٰهُمَّ يَا مَنْ اَجَابَ نُوحًا فِى قَوْمِهِ، - وَيَا مَنْ نَصَرَ اِبْرَاهِيمَ عَلٰى اَعْدَاۤئِهِ، - وَيَا مَنْ اَرْجَعَ يُوسُفَ اِلٰى يَعْقُوبَ، - وَيَا مَنْ كَشَفَ الضُّرَّ عَنْ اَيُّوبَ، - وَيَا مَنْ اَجَابَ دَعْوَةَ زَكَرِيَّا، - وَيَا مَنْ تَقَبَّلَ يُونُسَ ابْنَ مَتّٰى.. نَسْئَلُكَ بِاَسْرَارِ اَصْحَابِ هٰذِهِ الدَّعَوَاتِ الْمُسْتَجَابَاتِ اَنْ تَحْفَظَنِى وَتَحْفَظَ نَاشِرَ هٰذِهِ الرَّسَاۤئِلِ وَرُفَقَاۤءَهُمْ مِنْ شَرِّ شَيَاطِينِ اْلاِنْسِ وَالْجِنِّ وَانْصُرْنَا عَلٰى اَعْدَاۤئِنَا وَلاَ تَكِلْنَاۤ اِلٰى اَنْفُسِنَا وَاكْشِفْ كُرْبَتَنَا وَكُرْبَتَهُمْ وَاشْفِ اَمْرَاضَ قُلُوبِنَا وَقلُوبِهِمْ اٰمِينَ اٰمِينَ اٰمِينَ 4

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Allahım! “Mü’minin mü’mine bağlılığı, parçaları birbirini tutan binâ gibidir.” (Buharî, Salât: 88; Edeb: 36; Mezâlim: 5; Müslim, Birr: 65; Tirmizî, Birr: 18; Nesâî, Zekât: 67; Müsned, 4:405, 409.) buyuran zâta ve âl ve ashabına salât ve selâm et.
2 : “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin.” Bakara Sûresi, 2:32.
3 : “Dediler: Bizi buna eriştiren Allah’a hamd olsun; yoksa Allah hidayet etmeseydi, biz kendiliğimizden buna erişemezdik. Gerçekten Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getirdiler.” A’râf Sûresi, 7:43.
4 : Ey kavmi içinde Nuh’un duasına icabet eden, ey düşmanlarına karşı İbrahim’e yardım eden, ey Yusuf’u tekrar Yakub’a kavuşturan, ey Eyyüb’den zararı kaldıran, ey Zekeriya’nın duasına cevap veren, ey Yunus ibni Mettâ’nın tevbesini kabul eden Allahım! Bu müstecap duaların sahiplerinin hürmetine, beni, bu risalenin naşirini ve arkadaşlarını ins ve cin şeytanlarının şerlerinden muhafaza etmeni, düşmanlarımıza karşı bize nusret vermeni, bizi nefislerimize terk etmemeni, sıkıntılarımızı kaldırmanı ve kalblerimizin ve onların kalblerinin hastalıklarına şifa vermeni Senden istiyoruz. Âmin, âmin, âmin.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Üçüncü Mebhas
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abdiyet : kulluk
alâkadar : ilgili
ale’r-re’si ve’l-ayn : baş göz üstüne
bid’a : aslen dinde olmayıp sonradan ortaya çıkan ve dine zarar verici yeni âdet ve uygulamalar
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve yücelik sahibi Allah
cihet : yön, taraf
dalâlet : hak yoldan sapkınlık, inkârcılık
dellâl : duyurucu, ilân edici
dergâh-ı İlâhiye : Allah’ın yüce katı
düstur : kural, kanun
edâ etme : yerine getirme
envâr-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın nurları
hakikî : asıl, gerçek
hassa : özellik
hayat-ı dünyeviye : dünya hayatı
hayat-ı uhreviye : âhiret hayatı
hidayet : doğru ve hak olan yol, İslâmiyet
hissedar : ortak, pay sahibi
ihtar etme : hatırlatma
izah etme : açıklama
kebâir : büyük günahlar
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
makam : mevki, derece
malûm : bilinen
mübarek : uğurlu, hayırlı
mücevherât-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın mücevher kıymetindeki sır ve mânâları
münasebettar : ilgili
müteveccih : yönelik
neşir : yayma
rapt-ı kalb : kalben bağlanma
talebe : öğrenci
telif : yazma, kaleme alma
tevfik : başarı
ubûdiyet : Allah’a kulluk etmek
uhrevî : ahirete ait
vazife-i hayatiye : hayat vazifesi
velev : bile, olsa da
ayn-ı hakikat : gerçeğin kendisi
ferâiz : farzlar, Allah’ın kesin emirleri
feyiz : mânevî gıda, bereket
hissedar : ortak
hususî : özel
ihvan : kardeşler
ihvânî/ihvetî : kardeşlerim
ilhak etmek : eklemek, katmak
kebâir : büyük günahlar
lâhika : ek, ilâve
letâfet : hoşluk, güzellik
mecmua : belli bir konuda yazılan yazıların birleşimi
misli : benzeri
müellif : telif eden, yazan
müstakil : bağımsız
mütalâa : dikkatle okuma ve inceleme
mütemadiyen : sürekli olarak
neşir : neşretme, yayınlama
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın herşeyi kuşatan sonsuz rahmeti
suret : biçim, şekil
talebe : öğrenci
umum : genel
umûmiyet-i ihvan : kardeşlerin geneli
Yükleniyor...