BİRİNCİSİ: Dünyada hükûmet süren, hükmeden her kavmin, hattâ insan eti yiyen yamyamların, hattâ vahşî, canavar bir çete reisinin bir usulü var, bir düsturla hükmeder. Siz hangi usulle bu acip tecavüzü yapıyorsunuz? Kanununuzu ibraz ediniz. Yoksa bazı alçak memurların keyiflerini kanun mu kabul ediyorsunuz? Çünkü böyle hususî ibâdâtta kanun yapılmaz ve kanun olamaz.

İKİNCİSİ: Nev-i beşerde, hususan bu asr-ı hürriyette ve bilhassa medeniyet dairesinde, hemen umumiyetle hükümfermâ hürriyet-i vicdan düsturunu kırmak ve istihfaf etmek ve dolayısıyla nev-i beşeri istihkar etmek ve itirazını hiçe saymak kadar cür’etinizle, hangi kuvvete dayanıyorsunuz? Hangi kuvvetiniz var ki, siz kendinize “lâdinî” ismi vermekle ne dine, ne dinsizliğe ilişmemeyi ilân ettiğiniz halde, dinsizliği mutaassıbâne kendine bir din ittihaz etmek tarzında, dine ve ehl-i dine böyle tecavüz, elbette saklı kalmayacak, sizden sorulacak. Ne cevap vereceksiniz? Yirmi hükûmetin en küçüğünün itirazına karşı dayanamadığınız halde, nasıl yirmi hükûmetin birden itirazını hiçe sayar gibi hürriyet-i vicdaniyeyi cebrî bir surette bozmaya çalışıyorsunuz?

ÜÇÜNCÜSÜ: Mezheb-i Hanefînin ulviyetine ve sâfiyetine münâfi bir surette, vicdanını dünyaya satan bir kısım ulemâü’s-sû’un yanlış fetvâlarıyla, benim gibi Şâfii’l-mezhep adamlara hangi usulle teklif ediyorsunuz? Bu meslekte milyonlar etbâı bulunan Şâfiî mezhebini kaldırıp bütün Şâfiîleri Hanefîleştirdikten sonra, bana zulüm suretinde cebren teklif edilse, sizin gibi dinsizlerin bir usulüdür denilebilir. Yoksa keyfî bir alçaklıktır. Öylelerin keyfine tâbi değiliz ve tanımayız!

DÖRDÜNCÜSÜ: İslâmiyetle eskiden beri imtizaç ve ittihad eden, ciddî dindar ve dinine samimî hürmetkâr Türklük milliyetine bütün bütün zıt bir surette, frenklik mânâsında Türkçülük namıyla, tahrifdârâne ve bid’akârâne bir fetvâ ile “Türkçe kamet et” diye, benim gibi başka milletten olanlara teklif etmek hangi usulledir? Evet, hakikî Türklere pek hakikî dostâne ve uhuvvetkârâne münasebettar olduğum halde, böyle sizin gibi frenkmeşreplerin Türkçülüğüyle hiçbir cihette münasebetim yoktur. Nasıl bana teklif ediyorsunuz? Hangi kanunla?
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : acaip, ilginç
asr-ı hürriyet : hürriyet asrı, zamanı
bid’akârâne : dine zarar verecek yeni uygulama ve âdetleri dine maletmeye çalışarak
bilhassa : özellikle
cebren : zorla, baskıyla
cebrî : zor kullanarak, baskıyla
cihet : taraf, yön
cür’et : cesaret
dostâne : dostça
düstur : kural, prensip
ehl-i din : dindarlar
etbâ : tabi olanlar, uyanlar
fetvâ : dinî veya hukukî bir meselenin hükmünü bildiren cevap
frenkmeşrep : Batıya özenen, yaşam tarzını Avrupalılara benzeten
hakikî : asıl, gerçek
Hanefîleştirme : Hanefi Mezhebine uymaya zorlamak
hususan : özellikle
hükümfermâ : hüküm süren
hürmetkâr : saygılı, hürmetli
hürriyet-i vicdan : kişinin istediğine inanması ve inancının gereklerini serbestçe yerine getirebilmesi
ibâdât : ibadetler
ibraz etmek : göstermek
imtizaç : birbiriyle karışma, kaynaşma
istihfaf etmek : hafife almak
istihkar etmek : küçümsemek, küçük düşürme
ittihad eden : birleşen
ittihaz etmek : edinmek, kabullenmek
lâdinî : dini olmayan, din dışı
mezheb-i Hanefî : Hanefî Mezhebi
mutaassıbâne : aşırı derecede, körükörüne bağlanarak
münâfi : aykırı, zıt
münasebet : ilişki, bağlantı
münasebettar : ilgili
nam : ad
nev-i beşer : insanlar
sâfiyet : temizlik, arınmış olma
suret : biçim, şekil
Şâfii’l-mezhep : Şafii Mezhebine mensup olan
tahrifdârâne : bozarak, değiştirerek
tecavüz : haddi aşmak, saldırma, sataşma
uhuvvetkârâne : kardeşçesine
ulemâü’s-sû : kötü âlimler; geçici menfaatlar veya baskılar karşısında hakikatları gizleyen ve gerçekleri çarpıtan âlimler
ulviyet : yücelik
umumiyet : genellik
Yükleniyor...