Eğer milyonlarla efradı bulunan ve binler seneden beri milliyetini ve lisanını unutmayan ve Türklerin hakikî bir vatandaşı ve eskiden beri cihad arkadaşı olan Kürtlerin milliyetini kaldırıp onların dilini onlara unutturduktan sonra, belki, bizim gibi ayrı unsurdan sayılanlara teklifiniz, bir nevi usul-ü vahşiyâne olur. Yoksa sırf keyfîdir. Eşhâsın keyfine tebaiyet edilmez ve etmeyiz!

BEŞİNCİSİ: Bir hükûmet, kendi raiyetine ve raiyet kabul ettiği adamlara herbir kanunu tatbik etse de, raiyet kabul etmediği adamlara kanununu tatbik edemez. Çünkü onlar diyebilirler ki: “Madem biz raiyetiniz değiliz; siz de bizim hükûmetimiz değilsiniz.”

Hem hiçbir hükûmet iki cezayı birden vermez. Bir katili ya hapse atar veyahut idam eder. Hem hapisle ceza, hem idamla ceza bir yerde vermek hiçbir usulde yoktur.

İşte, madem vatana ve millete hiçbir zararım dokunmadığı halde, beni sekiz senedir, en yabanî ve hariç bir milletten câni bir adama dahi yapılmayan bir esaret altına aldınız. Cânileri affettiğiniz halde, hürriyetimi selb edip hukuk-u medeniyeden iskat ederek muamele ettiniz. “Bu da vatan evlâdıdır” demediğiniz halde, hangi usulle, hangi kanunla biçare milletinize rızaları hilâfına olarak tatbik ettiğiniz bu hürriyet-şiken usulünüzü, benim gibi her cihetle size yabancı bir adama teklif ediyorsunuz?

Madem Harb-i Umumîde ordu kumandanlarının şehadetiyle, vasıta olduğumuz çok fedakârlıkları ve vatan uğrunda cansiperâne mücahedeleri cinayet saydınız. Ve biçare milletin hüsn-ü ahlâkını muhafaza ve saadet-i dünyeviye ve uhreviyelerinin teminine pek ciddî ve tesirli çalışmayı hıyanet saydınız. Ve mânen menfaatsiz, zararlı, hatarlı, keyfî, küfrî frenk usulünü kendinde kabul etmeyen bir adama sekiz sene ceza verdiniz. (Şimdi ceza yirmi sekiz sene oldu.) Ceza bir olur. Tatbikini kabul etmedim; cezayı çektirdiniz. İkinci bir cezayı cebren tatbik etmek hangi usulledir?
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

biçare : çaresiz, zavallı
câni : cinayet işlemiş
cansiperâne : canını fedâ edercesine, canını siper ederek
cebren : zorla
cihad : mücadele, din uğrunda çaba harcama
cihet : taraf, yön
efrad : fertler, bireyler
esaret : esirlik, kölelik
eşhâs : şahıslar, kişiler
frenk : Avrupalı
hakikî : doğru, gerçek
hilâf : ters, zıt
hiyanet : ihanet, hainlik
hukuk-u medeniye : medeni haklar
hürriyet-şiken : hürriyet kısıtlayıcı
hüsn-ü ahlâk : güzel ahlâk
iskat etmek : düşürmek, mahrum etmek
itikad : inanç
küfrî : inkârcılığa ait, inkâr ve inançsızlığa sebep olan iş, söz
küllî : büyük, kapsamlı
lisan : dil
mâbeynimizde : aramızda
mânen : mânevî yönden
muamele : davranış, iş
muhafaza : koruma
muhalefet : karşıt olma, aykırılık
mücahede : cihad etme, savaşma
nazaran : bakarak, –göre
nevi : tür, çeşit
raiyet : halk, vatandaşlar
saadet-i dünyeviye ve uhreviye : dünya ve ahiret hayatı mutluluğu
selb etme : ortadan kaldırma
şehadet : şahidlik, tanıklık
tatbik etme : uygulama
tebaiyet : tabi olma, uyma
temin etmek : sağlamak
usul : esas, kanun
usul-ü vahşiyâne : vahşilere yakışır bir tarzda, ilkelce
vasıta : araç, vesile
Yükleniyor...