Sözlerin tebyizinde kıymettar hizmeti sebkat eden Muallim Ahmed Galib’in fıkrasıdır.

“Elde Kur’ân gibi burhan-ı hakikat varken,

“Münkiri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?”
Sözün özdür, ey can, tekellüf değil.

Ledün ilminin zübde-i pâkidir
Bu, sümmettedarik tasannuf değil.

Bu bir hikmet-i nur-u irfandır
Ki ehvâ ve lâğv ve tefelsüf değil.

Müzekkî-i nefis ve musaffî-i ruh,
Mürebbî-i dildir, tasavvuf değil.

O Sözler bütün marifet şemsidir,
Sözüm doğrudur, bir teellüf değil.

İçin nurudur, lâfza akseylemiş,
Bir iki satırda teradüf değil.

Mutabık lâfızlar birbirine,
Bu asla tasannu, tesadüf değil.

Dizilmiş nizamla bütün harfleri,
Tevafuktur, asla tehalüf değil.

Bu bir cilve-i sırr-ı i’câzdır
Ki Kur’ân’dandır, tecevvüf değil.

Bu hüsn-ü tesadüf güzeldir, güzel,
Bu babda ne dense tezauf değil.
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

bab : kapı, giriş
burhan-ı hakikat : gerçeğin delili
cilve-i sırr-ı i’câz : mu’cizelik sırrının cilvesi, yansıma ve görüntüsü
ehvâ : hevalar; gelip geçici arzu ve istekler
fıkra : konu hakkında yazılan yazı
hikmet-i nûr-u irfan : hikmetli, nurlu bilgi
hüsn-ü tesadüf : güzel rastlantı
ilzam : susturma, mağlup etme
kıymettar : kıymetli, değerli
lâfz : ifade, kelime
lâğv : faydasız, boş
ledün ilmi : Allah’ın sırlarına ait gaybî bilgi
marifet : bilme ve tanıma
musaffi-i ruh : ruhu temizleyen
mutabık : uygun
münkir : inanmayan, inkar eden
mürebbî-i dil : kalbi, gönlü terbiye eden
müzekkî-i nefis : nefsi terbiye eden, temizleyen
nizam : düzen, kanun
sebkat etmek : geçmek
sıklet : ağırlık, yük, sıkıntı
sümmettedarik : sonradan, başka yerden elde edilmiş olan
şems : güneş
tasannu : yapmacık
tasannuf : başka eserlerden tasnif etme, derleme
tasavvuf : beden ve ruhun eğitilmesiyle bazı mânevî mertebelerin kat edilmesini sağlayan yol
tebyiz : temize çekme
tecevvüf : içi boş sözler
teellüf : müelliflik, yazarlık, taslama
tefelsüf : filozoflaşma, felsefe yapma
tehalüf : birbirine zıt olma
tekellüf : külfet, zahmet
teradüf : iki veya daha fazla kelimenin aynı mânâda olması
tesadüf : zorlama
tevafuk : birbirine denk gelme, uygunluk
tezauf : fazlalık, ziyade
zübde-i pak : tertemiz netice, öz
Yükleniyor...