Çünkü sabır üçtür: Biri: Masiyetten kendini çekip, sabretmektir. Şu sabır takvadır; 1 اِنَّ اللهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ sırrına mazhar eder.
İkincisi: Musibetlere karşı sabırdır ki, tevekkül ve teslimdir.
اِنَّ اللهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ - وَاللهُ يُحِبُّ الصَّابِرِينَ 2 şerefine mazhar ediyor. Ve sabırsızlık ise Allah’tan şikâyeti tazammun eder. Ve ef’âlini tenkit ve rahmetini ittiham ve hikmetini beğenmemek çıkar.
Evet, musibetin darbesine karşı şekvâ suretiyle elbette âciz ve zayıf insan ağlar. Fakat şekvâ Ona olmalı; Ondan olmamalı. Hazret-i Yakup Aleyhisselâmın اِنَّمَاۤ اَشْكُوا بَثِّى وَحُزْنِى اِلَى اللهِ 3 demesi gibi olmalı. Yani, musibeti Allah’a şekvâ etmeli; yoksa Allah’ı insanlara şekvâ eder gibi “Eyvah! Of!” deyip “Ben ne ettim ki bu başıma geldi?” diyerek âciz insanların rikkatini tahrik etmek zarardır, mânâsızdır.
Üçüncü sabır: İbadet üzerine sabırdır ki, şu sabır onu makam-ı mahbubiyete kadar çıkarıyor, en büyük makam olan ubûdiyet-i kâmile cânibine sevk ediyor.
BEŞİNCİ SUALİNİZ: Sinn-i mükellefiyet on beş sene kabul ediliyor. Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm nübüvvetten evvel nasıl ibadet ederdi?
Elcevap: Hazret-i İbrahim Aleyhisselâmın, Arabistan’da çok perdeler altında cereyan eden bakiye-i dini ile. Fakat farziyet ve mecburiyet suretiyle değil, belki ihtiyarıyla ve mendubiyet suretiyle ibadet ederdi.4 Şu hakikat uzundur; şimdilik kısa kalsın.
İkincisi: Musibetlere karşı sabırdır ki, tevekkül ve teslimdir.
اِنَّ اللهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ - وَاللهُ يُحِبُّ الصَّابِرِينَ 2 şerefine mazhar ediyor. Ve sabırsızlık ise Allah’tan şikâyeti tazammun eder. Ve ef’âlini tenkit ve rahmetini ittiham ve hikmetini beğenmemek çıkar.
Evet, musibetin darbesine karşı şekvâ suretiyle elbette âciz ve zayıf insan ağlar. Fakat şekvâ Ona olmalı; Ondan olmamalı. Hazret-i Yakup Aleyhisselâmın اِنَّمَاۤ اَشْكُوا بَثِّى وَحُزْنِى اِلَى اللهِ 3 demesi gibi olmalı. Yani, musibeti Allah’a şekvâ etmeli; yoksa Allah’ı insanlara şekvâ eder gibi “Eyvah! Of!” deyip “Ben ne ettim ki bu başıma geldi?” diyerek âciz insanların rikkatini tahrik etmek zarardır, mânâsızdır.
Üçüncü sabır: İbadet üzerine sabırdır ki, şu sabır onu makam-ı mahbubiyete kadar çıkarıyor, en büyük makam olan ubûdiyet-i kâmile cânibine sevk ediyor.
BEŞİNCİ SUALİNİZ: Sinn-i mükellefiyet on beş sene kabul ediliyor. Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm nübüvvetten evvel nasıl ibadet ederdi?
Elcevap: Hazret-i İbrahim Aleyhisselâmın, Arabistan’da çok perdeler altında cereyan eden bakiye-i dini ile. Fakat farziyet ve mecburiyet suretiyle değil, belki ihtiyarıyla ve mendubiyet suretiyle ibadet ederdi.4 Şu hakikat uzundur; şimdilik kısa kalsın.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “Allah takvâ sahipleriyle beraberdir.” Bakara Sûresi, 2:194.
2 : “Muhakkak ki Allah tevekkül edenleri sever.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:159“Allah sabredenleri sever.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:146.
3 : “Ben derdimi de, üzüntümü de ancak Allah’a şikâyet ederim’ dedi.” Yusuf Sûresi, 12:86.
4 : Buhârî, Bed-ü’l-Vahy, 3;Ş İbni Hişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 1:251-252.
2 : “Muhakkak ki Allah tevekkül edenleri sever.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:159“Allah sabredenleri sever.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:146.
3 : “Ben derdimi de, üzüntümü de ancak Allah’a şikâyet ederim’ dedi.” Yusuf Sûresi, 12:86.
4 : Buhârî, Bed-ü’l-Vahy, 3;Ş İbni Hişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 1:251-252.
Önceki Risale: Yirmi İkinci Mektup / Sonraki Risale: Yirmi Dördüncü Mektup



