Küre-i arzda gece ve gündüz cihetiyle bir tağyir var. Bu dahi büyük büyük gayeler içindir. Kâinatta hükümferma olan nizam ve intizamla beraber, faaliyet hususunda elvan-ı seb’a gibi tebarüz eden şu hakikatler, bilbedahe bir Mutasarrıf-ı Hakîm, Kadîr, Fâil-i Muhtar gibi bütün evsaf-ı kemâliye ile muttasıf bir Hâlıkın vücub-u vücuduna yaptıkları delaleti, kâinat 1 اَللّٰهُ لاٰۤ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ ile tebliğ ediyor.

Ve keza, kâinatın ihtiva ettiği bütün envâ ve eczâ ve zerratı istilâ eden hudus, bir Muhdis ve bir Mûcidi iktiza eder.

Ve keza, kâinat bütün eczâsıyla beraber gayr-ı mütenahî eşkâl ve vaziyetlere kabiliyeti, ihtimali, imkânı varken bu şekl-i hâzıra girmesi, elbette bir Hâlık-ı Vâcibü’l-Vücudun ihtiyar, irade ve tercihiyle olmuştur.

Ve keza, büyük bir fakr ve ihtiyaçta bulunan kâinatın envâ ve eczâsına lâzım olan işlerini, hâcetlerini evkat-ı münasipte 2 مِنْ حَيْثُ لاَ يَحْتَسِبْ ifa ve is’af etmek, bir Rezzak-ı Kerîmin vücub-u vücuduna delâlet eder.

Ve keza, kâinat, umumî ve hususî, maddî ve mânevî pek büyük ihtiyaçlar içindedir. Gerek vücuduna ve gerek bekàsına lâzım şeyleri, işleri görmekten âcizdir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Allah, kendinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır.” Bakara Sûresi: 2:255.
2 : “Beklemediği yerden.” Talâk Sûresi, 65:3.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Lâsiyyemalar / Sonraki Risale: Katrenin Zeyli
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

bekà : devamlılık ve kalıcılık
bilbedahe : açıkça
cihet : yön
delalet : işaret etme, delil olma
eczâ : bir bütünü meydana getiren parçalar, bölümler
elvan-ı seb'a : yedi renk
envâ : çeşitler, türler
eşkâl : şekiller, biçimler
evkat-ı münasip : uygun vakitler
evsaf-ı kemâliye : mükemmel sıfatlar, özellikler
Fâil-i Muhtar : kendi istek ve iradesi ile iş gören Fâil, Allah
fakr : fakirlik, ihtiyaç hâli
gayr-ı mütenahî : sonu olmayan, sonsuz
hâcet : ihtiyaç
hakikat : gerçek; herbir şeyin aslı ve esası, gerçek mahiyeti
Hâlık : her şeyi yaratan Allah
Hâlık-ı Vâcibü'l-Vücud : varlığı zorunlu olan ve var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı olmayan Yaratıcı, Allah
hayvanat : hayvanlar
hudus : sonradan yaratılmış olma
hususî : özel
hüküm ferma : hüküm süren, hikmetle idare eden
ifa etmek : yerine getirmek
ihtiva etmek : içermek
ihtiyar : irade, dileme, seçim gücü
iktiza etmek : gerektirmek
imkân : olabilirlik
intizam : düzenlilik
irade : dileme, istek, tercih
is’af etmek : isteği yerine getirmek
istilâ eden : kuşatan
Kadîr : her şeye gücü yeten, her şeyi yapabilen, sonsuz güç ve kudret sahibi Allah
keza : aynı, aynı biçimde
küre-i arz : yer küre, dünya
mânevî : manaya ait; maddî yapısı olmayan
maslahat : fayda, gaye
Mûcid : varlıkları icad eden, var eden, Allah
Muhdis : bütün varlıkları yok iken var eden, meydana getiren, yaratan Allah
Mutasarrıf-ı Hakîm : her şeyi hikmetle yapan ve dilediği gibi kullanan Allah
muttasıf : bir vasıf ve özelliğe sahip olan vasfı, niteliği taşıyan
nebatat : bitkiler
nizam : düzen
Rezzak-ı Kerîm : bütün varlıkların rızıklarını veren ve pek büyük ikram sahibi olan Allah
şekl-i hâzır : göz önünde bulunan şekil
tağyir : değiştirme
tahavvül : dönüşüm, halden hale dönme
tebarüz eden : beliren, ortaya çıkan
tebeddül : değişim
tebliğ etmek : bildirmek
umumî : genel
vaziyet : durum, hâl
vücub-u vücud : Allah’ın varlığının zorunlu oluşu, var olmak için bir sebebe muhtaç olmaması
vücud : varlık
zerrat : zerreler, atomlar
Yükleniyor...