Nokta

Gafletten neş’et eden dalâlet, pek garip ve aciptir. Mukareneti, illiyete kalb eder. İki şey arasında bir mukarenet olursa, yani daima beraber vücuda gelirlerse, birisinin ötekisine illet gösterilmesi o dalâletin şe’nindendir. Halbuki, devamlı mukarenet, illiyete delil olamaz.

Nükte

Arkadaş! 1 نَعْبُدُ ’deki ن ’un ifade ettiği cem’ ve cemaat, fikri ve kalbi ayık olan musallînin nazarında sath-ı arzı bir mescid şekline getirir. Ve bütün mü’minlerden teşekkül etmiş, şarktan garba kadar dizilmiş safları hâvi o cemaat-i kübrâ içinde namaz kıldığını ihtar ettirir.

Ve keza, لاٰ اِلٰهَ ِالاَّ اِللهُ olan kelime-i zikriyeyi bir insan vird-i zeban ettiği zaman, zamanı bir halka-i zikir tahayyül etmekle, o halkanın sağ tarafı olan mâzi cihetinde enbiyanın, sol tarafı olan istikbal cihetinde de evliyanın oturup cemaatle zikrettiklerini ve kendisi de, o cemaat-ı uzmâ içinde bulunarak şu kubbe-i minâyı dolduran yüksek, İlâhî ve tatlı sadâlarına iştirak ettiğini tahayyül etsin. Kuvve-i hayaliyesi daha keskin olanlar da kâinat mescidinde bütün masnuatın teşkil ettikleri halka-i zikirlerine girsin, şu fezavelvelelendiren o sadâları dinlesin.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “İbadet ederiz.” Fatiha Sûresi, 1:5.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Lâsiyyemalar / Sonraki Risale: Katrenin Zeyli
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : acayip, hayret verici, şaşırtıcı
ayık : uyanık
cem’ : çoğul mânâsını ifade eden fiil kalıbı
cemaat : topluluk
cemaat-ı uzmâ : büyük cemaat, topluluk
cemaat-i kübrâ : büyük cemaat, topluluk
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cihet : yön
dalâlet : doğru yoldan sapkınlık
enbiya : nebiler, peygamberler
evliya : Allah dostları, velîler
evvel : önce
feza : uzay, gökyüzü
gaflet : duyarsızlık, manevî sorumluluklarından habersiz davranma hâli
halka-i zikir : zikir halkası
hâvi : içine alan
ihtar etmek : hatırlatmak
İlâhî : Allah tarafından olan
illet : esas sebep
illiyet : ana sebep ve illet olma özelliği
istikbal : gelecek zaman
iştirak etmek : katılmak
kalb etmek : dönüştürmek
kelime-i zikriye : sürekli anılan ve tekrar edilen cümle
keza : aynı, aynı biçimde
kubbe-i minâ : mavi gökkubbe; geçmiş ve geleceğin bir bütün olarak düşünülmesiyle ortaya çıkan ve büyük bir mescidi andıran varlıklar âleminin kubbesi
kuvve-i hayaliye : hayal duyusu, gücü
Lâ ilâhe illâllah : “Allah’tan başka ilâh yoktur”
mâsivâ : Allah’tan başka her şey, bütün varlıklar
masnuat : her birisi san’at eseri varlıklar
mâzi : geçmiş zaman
muhabbet : sevgi
mukarenet : beraber bulunma, yan yana olma
musallî : namaz kılan
mü’min : iman eden, Allah’a ve Onun gönderdiği şeylere inanan
nazar : bakış açısı, görüş, düşünce
nâzil olmak : inmek
neş’et eden : kaynaklanan
nükte : ince anlamlı söz
sadâ : ses
sath-ı arz : yeryüzü
şarktan garba : doğudan batıya
şe’n : hâl, özellik, nitelik
tahayyül etmek : hayal etmek
teşekkül etmek : meydana gelmek
teşkil etmek : meydana getirmek
velvele : coşku, haykırış
vird-i zeban : dilden düşmeyen zikir
vücuda gelmek : var olmak, meydana gelmek
zikretmek : Allah’ı anmak
Yükleniyor...