Remz

Arkadaş! Herbir insanın bir nokta-i istinadı bulunduğuna nazaran, istinad noktalarının tefâvütüne göre insanların yapabileceği işler de tefâvüt eder. Meselâ, büyük bir sultana istinadı olan bir nefer, bir şâhın yapamadığı bir işi yapar. Çünkü, nokta-i istinadı şahtan büyüktür. Evet, kudret-i ezeliye tarafından memur edilen baûda, yani sivrisineğin Nemrud’a olan galebesi; ve bir çekirdeğin Fâlıku’l-Habbi ve’n-Nevâ tarafından verilen izin ve kuvvete binâen koca bir ağacın cihazatını, malzemesini tazammun etmesi, yani içine alması bu hakikati tenvir eden birer hakikattir.

Remz

Arkadaş! Katre nâmındaki eserimde Kur’ân’dan ilhamen takip ettiğim yol ile ehl-i nazar ve felsefenin takip ettikleri yol arasındaki fark şudur:

Kur’ân’dan tavr-ı kalbe ilham edilen asâ-yı Mûsâ gibi, mânevî bir asâ ihsan edilmiştir. Bu asâ ile, kitab-ı kâinatın herhangi bir zerresine vurulursa, derhal mâ-i hayat çıkar. Çünkü müessir ancak eserde görünebilir.

Mânevî asansör hükmünde olan murakabeler ile mâ-i hayatı bulmak pek müşküldür.

Vesaite lüzum gösteren ehl-i nazar ise, etraf-ı âlemi Arşa kadar gezmeleri lâzımdır. Ve o uzun mesafede hücum eden vesveselere, vehimlere, şeytanlara mağlûp olup caddeden çıkmamak için, pek çok burhanlar, alâmetler, nişanlar lâzımdır ki yolu şaşırtmasınlar.

Kur’ân ise, bize asâ-yı Mûsâ gibi bir hakikat vermiştir ki, nerede olsam, hattâ taş üzerinde de bulunsam, asâyı vuruyorum, mâ-i hayat fışkırıyor. Âlemin haricine giderek uzun seferlere ve su borularının kırılmaması ve arçalanmaması için muhafazaya muhtaç olmuyorum.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Katre / Sonraki Risale: Hubâb
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâmet : belirti, işaret
âlem : dünya, evren
Arş : Cenâb-ı Allah’ın sınırsız egemenliğinin ve büyüklüğünün tecellî ettiği yer
asâ : değnek, baston
asâ-yı Mûsâ : Hz. Mûsâ’nın asâsı, değneği
baûda : sivrisinek
binâen : –dayanarak
burhan : güçlü ve sarsılmaz delil
cihazat : cihazlar, donanım
ehl-i nazar ve felsefe : tecrübeye dayanarak görüş ve düşünce sahibi olanlar ve felsefeciler
ehl-i nazar : tecrübeye dayanarak görüş ve düşünceye sahip olanlar
etraf-ı âlem : âlemin her tarafı
Fâlıku’l-Habbi ve’n-Nevâ : tohum ve çekirdekleri çatlatıp açarak filiz çıkaran Allah
galebe : üstün gelme
hakikat : herbir şeyin aslı ve esası, gerçek mahiyeti
hariç : dış
ihsan edilmek : bağışlanmak
ilham : Allah tarafından kalbe atılan mânâlar
ilhamen : kalbe gelen mânâlar ve ilhamlar olarak
istinad : dayanak
kitab-ı kâinat : kâinat kitabı, evren
kudret-i ezeliye : Allah’ın ezelden beri var olan kudreti, güç ve kuvveti
mağlûp olmak : yenilmek
mâ-i hayat : hayat suyu
muhafaza : koruma, saklama
murakabe : iç âleme kapanıp kendini tamamen ibadet ve taate vermek, iç âleminde gözlem yapmak
müessir : eser sahibi
müşkül : zor
nâmında : isminde
nazaran : bakarak, –göre
nefer : asker
nişan : işaret
nokta-i istinad : dayanak noktası
remiz : işaret
şâh : padişah
tavr-ı kalb : kalbin merkezi
tazammun etmek : içermek, içine almak
tefâvüt : farklı olma, farklılık arz etme
tenvir etmek : aydınlatmak, ışıklandırmak
vehim : kuruntu, olmayan şeyi varmış gibi gösteren düşünce
vesait : vasıtalar
vesvese : kuruntu, şüphe
zerre : atom, maddenin en küçük parçası
Yükleniyor...