Binaenaleyh, herşeyin suret-i maddiyesinde, kudret-i Rabbânî ustadır, kader mühendistir. Suret-i mâneviyesinde ise, kader mistardır, yani, teşekkülâtın çizgilerini çizer; kudret mastardır, yani o çizgiler üstünde yapılan teşekkülât, kudretten sudur eder.

Ey kâfir! Bunu işittikten sonra iyice düşün. Bir zerreye bir terzilik san’atını öğretmeye kudretin var mıdır? Kendine hâlık ittihaz ettiğin tabiat ve esbab, herşeyin muhtelif ve mütenevvi suretlerini biçip dikmesine kudretleri var mıdır?

Bak, ey gözden mahrum kâfir! Şecere-i hilkatin semeresi ve kuvvet ve ihtiyarca esbabdan üstün olan insan, terziliğin bütün kabiliyetlerini, bilgilerini cem edip dikenli bir şecerenin âzâlarına uygun bir gömleği dikemez. Halbuki, Sâni-i Hakîm herşeyin nemâsı zamanında pek muntazam, cedid ve taze taze gömlekleri ve yeşil yeşil hulleleri kemâl-i sür’at ve sühuletle yapar, giydirir. Fesübhânallah!

Evet, münezzehtir, herşeyin vücudu emrine bağlı olan Allah münezzehtir. Herşeyin içyüzü elinde bulunan Sâni münezzehtir. Bütün mahlûkata merci olan Sâni münezzehtir.

Arkadaş! Herbir mevcudun üstünde, Sâni-i Ehad ve Samedin bir sikkesi, bir hâtemi olup, o mevcudun Sâni-i Ehad ve Samedin mülkü ve eser-i san’atı olduğuna şehadet ediyorlar.

Evet, gayr-ı mütenahi ehadiyet sikkelerinden ve samedâniyet hâtemlerinden, yalnız bahar mevsiminde sahife-i arza darb edilen sikkeye bak ki, şu zikredilecek müteselsil fıkralar, cümleler o sikkeyi güneş gibi gösteriyorlar ve izhar ediyorlar.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Reşhalar / Sonraki Risale: Katre
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âzâ : organ
binaenaleyh : bundan dolayı
cedid : yeni
cem etmek : toplamak
darb edilme : basılma, damga vurulma; basılan vurulan
ehadiyet : Allah’ın birliğinin her bir varlıkta ayrı ayrı tecellî etmesi
esbab : sebepler
eser-i san’at : san’at eseri
Fesübhânallah : “Allah’ı her türlü kusur, ayıp ve eksiklerden tenzih ederim” mânâsına gelen bir tür hayret ifadesi
gayr-ı mütenahi : sonu olmayan, nihayetsiz
hâlık : yaratıcı
hâtem : mühür
hulle : elbise
ihtiyar : irade, dileme; istediği şekilde hareket edebilme
ittihaz etmek : edinmek, kabullenmek
kader : Allah’ın meydana gelecek hadiseleri olmadan önce bilmesi, takdir etmesi, plânlaması
kâfir : Allah'ı veya Allah’ın bildirdiği bir şeyi inkâr eden kimse
kemâl-i sühulet : noksansız bir kolaylık
kemâl-i sür'at : noksansız bir hız, ideal hız
kudret : Allah’ın bütün varlığı kuşatan güç ve iktidarı
kudret-i Rabbânî : her şeyi terbiye ve idare eden Allah’ın kudreti
mahlûkat : yaratılmışlar, varlıklar
mastar : kaynak, güç merkezi
merci : başvurulacak, sığınılacak yer
mevcud : varlık
mistar : şablon; plân; çizelge
muhtelif : çeşitli, ayrı ayrı
muntazam : düzenli, tertipli
mülk : sahip olunan şey
münezzeh : arınmış, kusur ve eksiklikten yüce
mütenevvi : çeşit çeşit, değişik
nemâ : gelişme, büyüme, çoğaltma
sahife-i arz : yeryüzü sahifesi; bir kitabın sayfasını andıran yeryüzü
Samed : Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan, fakat herşey Kendisine muhtaç olan Allah
samedâniyet : herşey Kendisine muhtaç olduğu halde, Allah’ın hiçbir şeye muhtaç olmaması
Sâni : her şeyin san’atkârı olan Allah
Sâni-i Ehad : Zâtı bir olan ve herşeyi san’atlı bir şekilde yaratan Allah
Sâni-i Hakîm : her şeyi hikmetle ve san’atlı bir şekilde yaratan Allah
semere : meyve
sikke : damga
sudur etmek : ortaya çıkmak; meydana gelmek
suret : biçim, şekil
suret-i maddiye : maddî suret, şeklî görüntü
suret-i mâneviye : mânevî suret; maddî olmayan şekil, biçim
şecere : ağaç
şecere-i hilkat : yaratılış ağacı
şehadet etmek : şahid olmak
tabiat : doğa, canlı cansız bütün varlıklar, doğadaki kanunlar
teşekkülât : varlıkların belli bir nizamla meydana getirilmesi
vücud : varlık, var oluş
zerre : atom, çok küçük parça
zikretmek : bildirmek, belirtmek, anlatmak
Yükleniyor...