İ’lem eyyühe’l-aziz! Acz de aşk gibi Allah’a isal eden yollardan biridir. Amma acz yolu, aşktan daha kısa ve daha selâmettir. Ehl-i sülûk, tarîk-i hafâda letâif-i aşere üzerine, tarîk-i cehirde nüfus-u seb’a üzerine sülûk etmişlerdir. Bu fakir, âciz ise dört hatveden ibâret, hem kısa, hem sehl bir tarîki, Kur’ân’ın feyzinden istifade etmiştir.

Birinci hatveyi 1 فَلاَ تُزَكُّوا اَنْفُسَكُمْ âyetinden,

İkinci hatveyi 2 وَلاَ تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللّٰهَ فَاَنْسٰيهُمْ اَنْفُسَهُمْ âyetinden,

Üçüncü hatveyi
3 مَا اَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّٰهِ وَمَا اَصَابَكَ مِنْ سَيِّئَةٍ فَمِنْ نَفْسِكَ âyetinden,

Dördüncü hatveyi 4 كُلُّ شَىْءٍ هَالِكٌ اِلاَّ وَجْهَهُ âyetinden ahzetmiştir. Bunların izahı:

Birinci hatve: İnsan yaratılışında kendi nefsine muhib olarak yaratılmıştır. Hattâ bizzat nefsi kadar birşeye sevgisi yoktur. Kendisini, ancak mâbûda lâyık senâlar ile medhediyor. Nefsini bütün ayıplardan, kusurlardan tenzih etmekle -haklı olsun haksız olsun- kemâl-i şiddetle müdafaa ediyor.

Hattâ Cenâb-ı Hakkı hamd ü senâ için kendisinde yaratılan cihazatı, kendi nefsine hamd ve senâ için sarf ediyor ve 5 مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوَيهُ’deki 6 مَنْ şümulüne dahil oluyor. Bu mertebede nefsin tezkiyesi, ancak adem-i tezkiyesiyle olur.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Nefislerinizi temize çıkarmayın.” Necm Sûresi, 53:32.
2 : “Allah’ı unutanlar gibi olmayın ki, Allah da onlara kendi nefislerini unutturmuştur.” Haşir Sûresi, 59:19.
3 : “Sana her ne iyilik erişirse Allah’tandır. Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi nefsindendir.” Nisâ Sûresi, 4:79.
4 : “Onun zatından başka herşey helâk olup gidicidir.” Kasas Sûresi, 28:88.
5 : “Nefsinin arzusunu kendine mâbud edinen kimse.” Furkan Sûresi, 25:43.
6 : Kim, kimse.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Şemme / Sonraki Risale: On Dördüncü Reşha
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz
acz : acizlik, güçsüzlük
adem-i tezkiye : temize çıkarmama; hoş görmeme
ahzetmek : almak
âyet : Kur’ân’ın her bir cümlesi
bizzat : kendi
Cenab-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cihazat : cihazlar, duyu ve organlar
ehl-i sülûk : tarikat yolunda yürüyenler
fakir : muhtaç
feyz : ihsan, bağış, kerem
hamd ü senâ : şükür ve övgü
hamd : teşekkür ve övgülerini sunma
hatve : basamak, mertebe
ibâret : meydana gelmiş, toplanmış
İlem eyyühe’l-aziz : ey aziz kadreşim bil ki
isal etmek : ulaştırmak, eriştirmek
istifade etmek : faydalanmak, yararlanmak
kemal-i şiddet : çok şiddetli
letâif-i aşere : on lâtife veya duygu
mâbûd : kendisine ibadet edilen
medh etmek : övmek
mertebe : derece, makam
muhib : seven
müdafaa etmek : savunmak
nefis : bir kimsenin kendisi
nüfus-u seb’a : nefsin yedi mertebesi
sarf etmek : harcamak
sehl : kolay
selâmet : esenlikli, güvenli
senâ : övme, methetme
sülûk etmek : yol almak
şümul : kapsam
tarik : mânevî yol
tarîk-i cehir : açık olarak ve yüksek sesle zikir eden tarikat
tarik-i hafâ : gizli olarak zikir yapılan tarikat
tenzih etmek : eksik ve çirkinliklerden arınmış tutmak
tezkiye : temizleme, arındırma
Yükleniyor...