Ve keza, insanın vücudunda birkaç daire vardır. Çünkü, hem nebatîdir, hem hayvanîdir, hem insanîdir, hem imanî. Tezkiye muamelesi bazan tabaka-i imaniyede olur. Sonra tabaka-i nebatiyeye iner. Bazan da yirmi dört saat zarfında her dört tabakada muamele vaki olur. İnsanı hatâ ve galata atan, bu dört tabakadaki farkı riayet etmemektir.

1 خَلَقَ لَنَا مَا فِى اْلاَرْضِ جَمِيعًا ’ya istinaden insaniyetin mide-i hayvaniye ve nebatiyeye münhasır olduğunun zannıyla galat ediyor. Sonra bütün gayelerin nefsine ait olduğunun hasriyle galat ediyor. Sonra, herşeyin kıymeti, menfaati nisbetinde olduğunun takdiriyle galat ediyor. Hattâ Zühre yıldızını kokulu bir zühreye mukabil almaz. Çünkü kendisine menfaati dokunmuyor.

İ’lem eyyühe’l-aziz! Ubudiyet, sebkat eden nimetin neticesi ve onun fiyatıdır. Gelecek bir nimetin mükâfat mukaddemesi ve vesilesi değildir. Meselâ, insanın en güzel bir surette yaratılışı, ubudiyeti iktizâ eden sâbık bir nimet olduğu ve sonra da, imanın îtâsıyla kendisini sana tarif etmesi, ubudiyeti iktiza eden sabık nimetlerdir. Evet, nasıl ki midenin îtâsıyla bütün mat’ûmat îtâ edilmiş gibi telâkki ediliyor; hayatın îtâsıyla da, âlem-i şehadet müştemil bulunduğu nimetler ile beraber îtâ edilmiş gibi telâkki ediliyor.

Ve keza, nefs-i insanînin îtâsıyla, bu mide için mülk ve melekût âlemleri nimetler sofrası gibi kılınmıştır. Kezâlik, imanın îtâsıyla, mezkûr sofralarla beraber, Esmâ-i Hüsnâda iddihar edilen defineleri de sofra olarak verilmiş oluyor. Bu gibi ücretleri peşin aldıktan sonra, devamile hizmete mülâzım olmak lâzımdır. Hizmet ve amelden sonra verilen nimetler, mahzâ Onun fazlındandır.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Yerdeki herşeyi bizim için yarattı.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Şemme / Sonraki Risale: On Dördüncü Reşha
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem-i şehadet : görünen âlem
amel : iş, davranış
Cenab-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cûd : cömertlik, el açıklığı
efrad : fertler, bireyler
envâ : çeşitler, türler
Esmâ-i Hüsnâ : Allah’ın en güzel isimleri
fazl : cömertlik, ihsan, yardım
fevkalâde : olağanüstü
galat : hatâ, yanlış
gayr-ı mütenâhi : sınırsız, sonsuz
hârikulâde : olağanüstü, şaşırtıcı derecede
hasr : sınırlama, bir şeye mahsus kılma
haşerat : böcekler
hayvaniye : hayvanî
hevâm : küçük hayvanlar, küçük böcekler
i’lem eyyühe’l-aziz : ey aziz kadreşim bil ki!
iddihar edilen : biriktirilen, depolanan
iktizâ eden : gerektiren
insaniyet : insanlık
intizam : düzen
istinaden : dayanarak
îtâ : ihsan, verme
kemal-i itkan : tam bir sağlamlık
kesret-i efrad : fertlerin çokluğu
keza : aynı, aynı şekilde
kezâlik : bunun gibi
mahzâ : tam, sırf
mat’ûmat : yiyecekler
mebde : başlangıç, ilk yaratılış
mezkûr : anılan, sözü geçen
mide-i hayvaniye ve nebatiye : hayvanî ve bitkisel mide
muamele : davranış
mukabil : karşılık
mukaddeme : başlangıç
mülâzım : birşeyden ayrılmama, aralıksız devam etme
mülk ve melekût âlemi : Allah’ın sahip olduğu ve hükmettiği görünen ve görünmeyen âlemler
münhasır : ait, mahsus
müşahede edilen : görülen
müştemil : içine alan, kavrayan
nebatiye : bitkisel
nefis : kişinin kendisi; hazır lezzet ve zevklere düşkün olan duygu
nefs-i insanî : insanı maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu
nisbetinde : ölçüsünde
riayet etmek : uymak, gözetmek
sâbık : önceki, geçmiş
sebkat eden : daha önceden verilen
sehâvet : cömertlik
suret : biçim, görünüş
tabaka-i imaniye : iman tabakası, derecesi
tabaka-i nebatiye : insanın bitkisel yönü
tecelliyat-ı İlâhiye : İlâhi tecelliler, İlâhî isimlerin varlıklarda eserini göstermesi
telâkki edilen : kabul edilen
ubudiyet : kulluk
zühre : çiçek
Yükleniyor...