İ’lem eyyühe’l-aziz! Âyetlerin bahsettikleri hakikatler, şiirlerin bahsettikleri hayalâttan pek vâsi ve pek yüksektir. Bu itibarla şiirden addedilmemiştir. Hem de, âyetler, sahibinin şuûnat ve ef’âlinden bahseder. Şiir ise, fuzulî olarak gayrdan bahseder. Hem de, filcümle âdi şeylerden bahsi harikulâdedir. Şiirin harikulâdelerden bahsi, alel-ekser âdidir.

İ’lem eyyühe’l-aziz! Hâlıkın vahdetini gösteren ayineler ve delillerini okutan sahifelerin pek çok çeşitleri olduğu gibi, merkezleri bir ve birbirinin içine dahil olmuşlardır. Binaenaleyh, bir ayinede göründü veya bir sahifede okundu mu, hepsinde de görünür ve okunur. Fakat birisinde görünmemesi, hepsinde görünmemesini istilzam etmez.

İ’lem eyyühe’l-aziz! Bir kelimeyi yazan harfini yazanın gayrısı, bir sahifeyi yazan satırı yazanın gayrısı, kitabı yazan sahifeyi yazanın gayrısı olması mümkün olmadığı gibi; karıncayı halk eden cins-i hayvanı halk edenin gayrısı, hayvanı yaratan arzı yaratanın gayrısı, arzı halk eden, Rabbü’l-Âlemînin gayrısı olması muhaldir. Rububiyet-i âmmenin işaretlerindendir ki, kâinat kitabında öyle büyük harfler vardır ki, o harflerin bir kısmında bir kelime yazılıdır. Bir kısmında bir kelam, bir kısmında bir kitap yazılıdır. Meselâ, o kitapta bahr, şecer, arz birer harf makamındadırlar. Birinci harfte semek kelimesi, ikincisinde şecer kelâmı, üçüncüsünde hayvan kitabı yazılmıştır. Hattâ, Yâsin suretinde tam Yâsin Sûresi yazıldığı gibi, bazı masnûatta, bir kelime olan isminde, çekirdeğinde o masnûun sûresi ve kitabı yazılmıştır.

İ’lem eyyühe’l-aziz! Yıldızlar, şemsler arasında mümâselet olduğu gibi filcümle müsâvat da vardır. Binaenaleyh, onlardan biri ötekilere rab olamaz. Ve onlardan birine rab olan, hepsine de rab olur. Ve keza, herşeye de rab olur.

İ’lem eyyühe’l-aziz! İnsanın bir ferdinde bir cemaat-i mükellefîn bulunur. Evet, her bir uzuv, birşey için yaratılmıştır. O uzvu, o şeyde kullanmakla mükelleftir. Meselâ, herbir hasse için bir ibadet vardır. Onun hilâfında kullanılması dalâlettir. Meselâ, baş ile yapılan secde Allah için olursa ibadettir, gayrısı için dalâlettir. Kezâlik, şuarânın hayalen yaptıkları hayret ve muhabbet secdeleri dalâlettir. Hayal, onunla fâsık olur.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Zerre / Sonraki Risale: Onuncu Risale
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âdi : basit, değersiz
alel-ekser : çoğunlukla
arz : dünya
bahir : deniz
binaenaleyh : bundan dolayı
cemaat-i mükellefîn : dinen sorumlu olanlar topluluğu
cins-i hayvan : hayvan cinsi, türü
dalâlet : hak yoldan sapkınlık, inançsızlık, inkâr
ef’âl : fiiler, işler
ferd : kişi, şahıs
filcümle : kısmen
fuzulî : fazladan, lüzumsuz
gayr : diğer, başka
gayrısı : başkası
Hâlık : herşeyi yaratan Allah
halk eden : yaratan
harikulâde : olağanüstü, hayranlık verici
hasse : duyu, organ
hilâf : zıt, ters
i’lem eyyühe’l-aziz : ey aziz kardeşim bil ki
ibadet : kulluk
istilzam etmek : gerektirmek
kâinat : evren
kelâm : kelime, söz
keza : aynı şekilde
makam : yer, konum
masnû’ : san’atlı şekilde yaratılmış varlık
masnûat : san’at eseri varlıklar
muhal : imkânsız, olmayacak şey
mükellef : yükümlü
mümâselet : benzerlik
müsâvat : eşitlik, denklik
rab : herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran
Rabbü’l-Âlemîn : âlemlerin Rabbi olan Allah
Rububiyet-i âmme : Allah’ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği ve terbiyesi
secde : muhatabını yüceltmek maksadıyla başını yere koymak
semek : balık
suret : biçim, görünüş
şecer : ağaç
şems : güneş
şuûnat : Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler
uzuv : organ
vahdet : Allah’ın birliği
Yâsin Sûresi : Kur’ân’ın otuz altıncı sûresidir
Yükleniyor...