On İkinci Mesele


Kelâmın selâmet ve rendeçlenmesi ve itidal-i mizacı ise, her kaydın istihkak ve istidadına göre inayeti taksim ve hil’at-ı üslûbu tevzi ve giydirmektir. Hem de hikâyet de olursa, mütekellim kendini mahkiyyun anh yerinde farz etmek gerektir. Şöyle:

Eğer başkasının hissiyat ve efkârının tasvîrinde ise mahkiyyun anh’a hulûl etmek ve onun kalbinde misafir olmak ve lisanıyla tekellüm etmek gerektir. Eğer kendi malında tasarruf etse, alâmet-i kıymet olan itibar ve ihtimamın taksiminde her kaydın istihkak ve istidad ve rütbesini nazara almakla taksiminde adalet ve üslûplarda istidadın kametine göre kesmektir. Tâ herbir maksat onun münasibinde olan üslûptan cilveger olabilsin. Zira üslûbun esasları üçtür:

Birincisi: Üslûb-u mücerrettir. Seyyid Şerif’in ve Nasıruddîn-i Tûsî’nin sade olan ma’raz-ı kelâmları gibi.

İkincisi: Üslûb-u müzeyyendir. Abdülkahir’in Delâilü’l-İ’câz ve Esrarü’l-Belâga’sındaki müşa’şa ve parlak kelâmı gibi.

Üçüncüsü: Üslûb-u âlîdir. Sekkâkî ve Zemahşerî ve İbn-i Sina’nın bazı muhteşem kelâmları gibi. Veyahut şu kitabın mealindeki Arabiyyü’l-ibare, lâsiyyema makale-i sâlisedeki müşevveş, fakat muhkem parçaları gibi. Zira mevzuun ulviyeti, şu kitabı üslûb-u âlîye ifrağ etmiştir. Yoksa benim san’atımın tesiri cüz’îdir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâmet-i kıymet : kıymetin belirtisi, verilen değerin işareti
Arabiyyü’l-ibare : Arapça söz, ibare
bitamamihî : tamamıyla, bütünüyle, hepsi birden
cilveger olma : yansıma; cilve ve naz yapma
cüz’î : az, küçük; ferdî
Delâilü’l-İ’câz : Abdülkâhir-i Cürcânî’nin, Kur’ân-ı Kerim’in edebî yönünü anlattığı bir eseri
efkâr : fikirler, düşünceler
Esrarü’l-Belâga : Abdülkâhir-i Cürcânî’nin, belâgat hakkında bir eseri
hikâyet : hikâye
hil’at-ı üslûb : üslûb kaftanı, tarz elbisesi
hissiyat : duygular, hisler
hulûl etmek : içine girmek, dahil olmak
ifrağ etmek : (bir kalıba) dökmek
ihtimam : özen, önem verme
inayet : dikkat, himmet; lütuf
istidad : kabiliyet, yetenek
istihkak : hak edilen pay
itidal-i mizacı : karakterinin, tabiatının ölçülülü ve aşırılıklardan uzak olması
kamet : endam, boy
kayd : bir sözün bütününü meydana getiren harf, kelime gibi her bir parçası
kelâm : ifade, söz
lâsiyyema : hususan, özellikle
lisan : dil
ma’raz-ı kelâm : sözün arz olunduğu yer; konu, alan (kitaplar vs.)
mahkiyyun anh : kendisinden söz edilen; hikâye kahramanı
makale-i sâlise : üçüncü makale
meal : açıklama, anlam
mevzu : konu, bahis
muhkem : sağlam, kuvvetli
münasib : uygun, denk
müşa’şa : parlak, şaşâlı, gösterişli
müşevveş : dağınık, karışık
mütekellim : konuşan
nazara almak : dikkate almak
rendeçlenme : pürüzsüz hâle getirilme
selâmet : sağlamlık, sağlık, arızasızlık
taksim : bölüştürme, paylaştırma
tasarruf etmek : dilediği gibi kullanmak
tasvîri : tasarlanması, göz önünde canlandırılması, betimlenmesi
tekellüm etmek : konuşmak
tevzi : (sahiplerine) dağıtma
ulviyet : yücelik
üslûb-u âlî : yüce üslûp (Bu üslûpta kuvvet ve heybet vardır.)
üslûb-u mücerret : sade, basit üslûp (Bu üslûpta tabiîlik, akıcılık, kısalık, mânâ ve maksada yetecek kadar izah nitelikleri vardır. Ders kitaplarında, günlük hayatta ve konuşmalarda genellikle bu üslûp kullanılır)
üslûb-u müzeyyen : süslü, parlak üslûp (Bu üslûp teşvik etme ve sakındırma gibi özellikleri ihtiva eder.)
üslûp : ifade, anlatım tarzı; san’atkârın görüş, his ve idrak ediş tarzı, ifadesindeki kendine has özelliği
Yükleniyor...