İşaret

Cehl-i mürekkebi intaç eden, nazar-ı sathîyi tevlid eden ülfetten tecrid-i nazar etsen ve akla karşı sedd-i turuk eden evhamın âşiyânı olan mümâresât-ı ilzâmiyattan nefsini tahliye etsen, hurdebinî bir hayvanın sureti altında olan makine-i dakika-i bedia-i İlâhiyenin şuursuz, mecrâ ve mahrekleri tahdit olunmayan ve imkânâtında evleviyet olmayan esbab-ı basita-i camide-i tabiiyeden husûl-pezîr ve o destgâhın masnuu olduğunu, kendi nefsini kandırıp mutmain ve ikna edemezsin. Meğer herbir zerrede Eflâtun kadar bir şuur ve Calinos kadar bir hikmeti ispat ettikten sonra, zerrât-ı saire ile vasıtasız muhabereyi itikad ve esbab-ı tabiiyenin üssü’l-esası hükmünde olan cüz-ü lâyetecezzâdaki kuvve-i cazibe ve kuvve-i dâfianın içtimalarının hortumu üzerindeki muhaliyetin damgasını kaldırabilsen... Eğer nefsin bu muhalâta ihtimal verse, seni insaniyet defterinden sildirecektir.

Fakat caizdir ki, herbir şeyin esası zannettikleri olan cezb ve def’ ve hareket, âdâtullahın kanunlarına birer isim olsun. Fakat kanun kaidelikten tabiîliğe ve zihnîlikten haricîliğe ve itibardan hakikate ve âletiyetten müessiriyete gelmemek şartıyla kabul ederiz.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âdâtullah : Allah’ın tabiata koyduğu kanun ve prensipler
âletiyet : âlet ve vasıta oluş
âşiyân : mesken, yuva
caiz : bir şeyin uygun ve münasip olması
cehl-i mürekkeb : kara cahillik; bilmediği halde kendini bilmiş sayma
cezb : çekme gücü (fizik)
cüz-ü lâyetecezzâ : maddenin bölünemeyen en küçük parçası, atom
def : itme gücü (fizik)
destgâh : tezgâh; dokuma âleti.
esas : temel
esbab-ı basita-i camide-i tabiiye : tabiata ait câmit, basit sebepler
esbab-ı tabiiye : tabiattaki sebepler
evham : vehimler, asılsız kuruntular
evleviyet olmayan : öncelikli olmayan; bütün imkân ve ihtimallerin önceliği eşit olan
haricîlik : harice, dışa ait olma
hikmet : bilgelik
hurdebinî : mikroskobik; gözle görülmeyecek kadar küçük
husûl-pezîr : meydana gelen
içtima : toplanma, bir araya gelme
imkânât : imkânlar, ihtimaller
intaç etme : sonuç verme, neticelenme
itibardan hakikate : itibari, varsayım olmaktan gerçek olmaya
itikad : inanç
kaidelik : kural olma özelliği
kasr-ı nazar : dar görüşlülük
kellâ : asla öyle değil
kuvve-i câzibe : çekme gücü (fizik)
kuvve-i dâfia : itme gücü (fizik)
mahrek : hareket edilen yol
makine-i dakika-i bedia-i İlâhiye : benzersiz ve çok ince özelliklerle donanmış İlâhî makine
masnu : san’atlı eser, ürün
mecrâ : kanal, akış yeri
muhabere : haberleşme
muhâlât : imkânsızlıklar, mümkün olmayan şeyler
muhaliyet : imkânsızlık
mutmain (olma) : kalb rahatlığına erme
müessiriyet : gerçek tesir kaynağı olma, bir eseri ortaya koyma
mümâresât-ı ilzâmiyat : iknâ veya mağlup etmek için çaba harcamaya devam etmek, bu konuda ustalık göstermek
nazar : bakış, dikkat
nazar-ı sathî : derine inmeyen, yüzeysel bakış
nefis : insanın kendisi
noksaniyet : noksanlık, eksiklik
sedd-i turuk eden : yolları kesen, kapayan
suret : biçim, şekil
şuur : bilinç, anlayış
şuursuz : bilinçsiz, idraksiz
tahdit olunma : sınırlanma
tahliye etme : boşaltma, arındırma
tecrid-i nazar etme : bakışı soyutlama, sıyırıp çekme
tenbih : uyarı
tevlid etme : doğurma, netice verme
ülfet : (çevreye vs. karşı peyda olan) alışkanlık
üssü’l-esas : bir şeyin en temel unsuru, temel taşı
zerrât-ı saire : diğer atomlar
zerre : atom
zihnîlik : zihne ve düşünceye ait olma
Yükleniyor...