Tenvir
Küre-i arz küçük, parça parça ve rengârenk ve mütehalif cam parçalarından farz olunursa, herbiri başka çeşitle levnine ve cirmine ve şekline nispetle şemsten bir feyiz alacaktır. Şu hayalî feyiz ise, ne güneşin zâtı ve ne ayn-ı ziyasıdır. Hem de ziyanın temâsili ve elvan-ı seb’asının tesavîri ve güneşin tecellîsi olan şu gûnâgûn ve rengârenk çiçeklerin elvânı, faraza lisana gelirse, herbiri, “Güneş benim gibidir” veyahut “güneş benim” diyeceklerdir.
Fakat ehl-i vahdetü’ş-şuhudun meşrebi fark ve sahvdır. Ehl-i vahdetü’l-vücudun meşrebi mahv ve sekirdir. Sâfi meşrep ise, meşreb-i ehl-i fark ve sahvdır.
Küre-i arz küçük, parça parça ve rengârenk ve mütehalif cam parçalarından farz olunursa, herbiri başka çeşitle levnine ve cirmine ve şekline nispetle şemsten bir feyiz alacaktır. Şu hayalî feyiz ise, ne güneşin zâtı ve ne ayn-ı ziyasıdır. Hem de ziyanın temâsili ve elvan-ı seb’asının tesavîri ve güneşin tecellîsi olan şu gûnâgûn ve rengârenk çiçeklerin elvânı, faraza lisana gelirse, herbiri, “Güneş benim gibidir” veyahut “güneş benim” diyeceklerdir.
آنْ خَياَلاَتِى كِه دَامِ اَوْلِياسْت - عَكْسِ مَهْرُويَانِ بُوسْتاَنِ خُدَاسْت 1
Fakat ehl-i vahdetü’ş-şuhudun meşrebi fark ve sahvdır. Ehl-i vahdetü’l-vücudun meşrebi mahv ve sekirdir. Sâfi meşrep ise, meşreb-i ehl-i fark ve sahvdır.
حَقِيقَةُ الْمَرْءِ لَيْسَ الْمَرْءُ يُدْرِكُهَا - فَكَيْفَ كَيْفِيَّةُ الْجَبَّارِ ذِى الْقِدَمِ
هُوَ الَّذِى اَبْدَعَ اْلاَشْياَءَ وَاَنْشَئَهَا - فَكَيْفَ يُدْرِكُهُ مُسْتَحْدَثُ النَّسَمِ 2
هُوَ الَّذِى اَبْدَعَ اْلاَشْياَءَ وَاَنْشَئَهَا - فَكَيْفَ يُدْرِكُهُ مُسْتَحْدَثُ النَّسَمِ 2
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : Evliyaya tuzak olan hayaller, ilâhî bahçelerin ay yüzlü güzellerinin akisleridir.
2 : “İnsan, kendi hakikatini dahi idrak etmekten âciz iken, herşeyden önce var olan ve herşeyi ceberutiyet-i mutlaka ile hükmü altında tutan Zâtı nasıl idrak edebilir? O Cebbâr-ı Zîkıdem ki, herşeyi ilk olarak yoktan yaratmış ve inşa etmiştir; sonradan var olup can bulanlar Onu nasıl idrak etsin?” İmam-ı Ali’ye (r.a.) ait olduğu rivayet edilmektedir. bk. Dîvân-u İmamı Ali, Beyrut.
2 : “İnsan, kendi hakikatini dahi idrak etmekten âciz iken, herşeyden önce var olan ve herşeyi ceberutiyet-i mutlaka ile hükmü altında tutan Zâtı nasıl idrak edebilir? O Cebbâr-ı Zîkıdem ki, herşeyi ilk olarak yoktan yaratmış ve inşa etmiştir; sonradan var olup can bulanlar Onu nasıl idrak etsin?” İmam-ı Ali’ye (r.a.) ait olduğu rivayet edilmektedir. bk. Dîvân-u İmamı Ali, Beyrut.
Bölümler
- Birinci Makale, Birinci Mukaddeme
- Birinci Makale, İkinci Mukaddeme
- Birinci Makale, Üçüncü Mukaddeme
- Birinci Makale, Dördüncü Mukaddeme
- Birinci Makale, Beşinci Mukaddeme
- Birinci Makale, Altıncı Mukaddeme
- Birinci Makale, Yedinci Mukaddeme
- Birinci Makale, Sekizinci Mukaddeme
- Birinci Makale, Dokuzuncu Mukaddeme
- Birinci Makale, Onuncu Mukaddeme
- Birinci Makale, On Birinci Mukaddeme
- Birinci Makale, On İkinci Mukaddeme
- Birinci Makale, Birinci Mesele
- Birinci Makale, İkinci Mesele
- Birinci Makale, Üçüncü Mesele
- Birinci Makale, Dördüncü Mesele
- Birinci Makale, Beşinci Mesele
- Birinci Makale, Altıncı Mesele
- Birinci Makale, Yedinci Mesele
- Birinci Makale, Sekizinci Mesele
- İkinci Makale, Birinci Mesele
- İkinci Makale, İkinci Mesele
- İkinci Makale, Üçüncü Mesele
- İkinci Makale, Dördüncü Mesele
- İkinci Makale, Beşinci Mesele
- İkinci Makale, Altıncı Mesele
- İkinci Makale, Yedinci Mesele
- İkinci Makale, Sekizinci Mesele
- İkinci Makale, Dokuzuncu Mesele
- İkinci Makale, Onuncu Mesele
- İkinci Makale, On Birinci Mesele
- İkinci Makale, On İkinci Mesele
- Üçüncü Makale, Unsuru’l-Akîde
- Üçüncü Makale, Birinci Maksat
- Üçüncü Makale, İkinci Maksat
- Üçüncü Makale, İkinci Maksat, Mukaddeme
- Üçüncü Makale, Birinci Meslek
- Üçüncü Makale, İkinci Meslek
- Üçüncü Makale, Üçüncü Meslek
- Üçüncü Makale, Dördüncü Meslek
- Üçüncü Makale, Beşinci Meslek
- Üçüncü Makale, Üçüncü Maksat