Tenbih
İşte vücud-u Sâni’in delâil-i icmâlîsi... Tafsili ise kütüb-ü selâsede gelecektir. Eğer desen: “Delâil-i tevhidin burada velev icmalen olsun beyanını isterim.” Derim ki:
Delâil-i tevhid, o kadar müştehire ve çoktur ki, bu kitapta zikirden müstağnîdirler. İşte 1 لَوْ كَانَ فِيهِمَا اٰلِهَةٌ اِلاَّ اللهُ لَفَسَدَتاَ âyetinin sadefinde meknûn olan burhanü’t-temânü, bu minhaca bir menar-ı neyyirdir. Evet, istiklâl, ulûhiyetin hâsse-i zâtiyesidir. Ve lâzıme-i zaruriyesidir.
Tenvir
Kâinattaki teşabüh-ü âsâr ve etrafı birbiriyle muânaka ve el ele tutmuş, birbirine arz-ı intizam ve birbirinin sualine karşı cevab-ı savap ve birbirinin nida-yı ihtiyacına lebbeyk cevabı vermek ve bir nokta-i vahidiye temaşa etmek ve bir mihver-i nizam üzerinde deveran etmek cihetiyle Sâniin tevhidine telvih, belki Hâkim-i Ezelin vahdaniyetine tasrih ediyor. Evet, bir makinenin sânii ve muhterii bir olur.
Kitab-ı âlemin evrakıdır eb’ad-ı nâmahdud,
Sutur-u kâinat-ı dehrdir âsâr-ı nâmà’dud.
Basılmış destgâh-ı levh-i mahfuz-u hakikatta,
Mücessem lâfz-ı mânidardır âlemde her mevcud.
Hoca Tahsin’in “nâmà’dud” ve “nâmahdud”dan muradı nisbîdir; hakikî lâyetenâhîlik değildir.
İşte vücud-u Sâni’in delâil-i icmâlîsi... Tafsili ise kütüb-ü selâsede gelecektir. Eğer desen: “Delâil-i tevhidin burada velev icmalen olsun beyanını isterim.” Derim ki:
Delâil-i tevhid, o kadar müştehire ve çoktur ki, bu kitapta zikirden müstağnîdirler. İşte 1 لَوْ كَانَ فِيهِمَا اٰلِهَةٌ اِلاَّ اللهُ لَفَسَدَتاَ âyetinin sadefinde meknûn olan burhanü’t-temânü, bu minhaca bir menar-ı neyyirdir. Evet, istiklâl, ulûhiyetin hâsse-i zâtiyesidir. Ve lâzıme-i zaruriyesidir.
Tenvir
Kâinattaki teşabüh-ü âsâr ve etrafı birbiriyle muânaka ve el ele tutmuş, birbirine arz-ı intizam ve birbirinin sualine karşı cevab-ı savap ve birbirinin nida-yı ihtiyacına lebbeyk cevabı vermek ve bir nokta-i vahidiye temaşa etmek ve bir mihver-i nizam üzerinde deveran etmek cihetiyle Sâniin tevhidine telvih, belki Hâkim-i Ezelin vahdaniyetine tasrih ediyor. Evet, bir makinenin sânii ve muhterii bir olur.
وَفِى كُلِّ شَىْءٍ لَهُ اٰيَةٌ تَدُلُّ عَلٰى اَنَّهُ وَاحِدٌ 2
Kitab-ı âlemin evrakıdır eb’ad-ı nâmahdud,
Sutur-u kâinat-ı dehrdir âsâr-ı nâmà’dud.
Basılmış destgâh-ı levh-i mahfuz-u hakikatta,
Mücessem lâfz-ı mânidardır âlemde her mevcud.
Hoca Tahsin’in “nâmà’dud” ve “nâmahdud”dan muradı nisbîdir; hakikî lâyetenâhîlik değildir.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “Eğer göklerde ve yerde Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, ikisi de harap olup giderdi.” Enbiyâ Sûresi, 21:22.
2 : “Herbir şeyde, Onun bir olduğuna delâlet eden bir âyet vardır.” İbnü’l-Mu’tez’in bir şiirinden alınmıştır. İbn-i Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, 1:24.
2 : “Herbir şeyde, Onun bir olduğuna delâlet eden bir âyet vardır.” İbnü’l-Mu’tez’in bir şiirinden alınmıştır. İbn-i Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, 1:24.



