Tenbih

Şu Muhâkemat’ın cihetü’l-vahdeti budur ki: Eğer cemi’ fünun ele alınırsa ve fünunların kavaidinin külliyetleriyle keşfettikleri ittisak ve intizama temaşa edilirse, hem de mesalih-i cüz’iye-i müteferrikanın mâyesi ve ukde-i hayatiyesi hükmünde olan bir lezzeti veya bir muhabbeti veya bir emr-i âhari içine atılmakla-ekl ve nikâhtaki gibi-perişan olan umur ve ef’al o mâye ile irtibat ve ittisal ettiklerini, inayet-i İlâhiye nokta-i nazarında nazar-ı dikkate alınırsa, hem de hikmetin şehadetiyle sabit olan adem-i abesiyet ve adem-i ihmali mutalâaya alınırsa, istikrâ-i tâmla netice veriyor ki: Mesalih-i külliyenin kutup ve mihveri ve maden-i hayatı hükmünde olan nübüvvet, nev-i beşerde zarurîdir. Faraza olmazsa, perişan olan nev-i beşer, güya muhtel bir âlemden şu muntazam âleme düşüp cereyan-ı umumînin ahengini ihlâl ettiği kabul olunursa, biz insanlar sair kâinata karşı ne yüzümüz kalacaktır?

Tenbih

Ey birader!
Eğer burhan-ı Sâniin suğrâsı senin sahife-i zihninde intikaş etmiş ise, hazır ol. Kübrâsı olan nübüvvet-i Muhammed’in bahsine geçiyoruz.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adem-i abesiyet : faydasız ve lüzumsuz olmama
adem-i ihmal : ihmal edilmeme, kopukluk olmama
ahenk : uygunluk, düzen
ahval : haller, durumlar
âsâr-ı enbiya : nebilerin, peygamberlerin eserleri
bahis : konu
birader : kardeş
burhan-ı Sâni : herşeyi mükemmel ve san’atlı bir şekilde yaratan Allah’ın varlığını gösteren delil
cemî : bütün
cereyan eden : gerçekleşen, yürürlükte olan
cereyan-ı umumî : genel gidiş ve akış
cihetü’l-vahdet : ortak olan yön; ortaklık yönü
ef’al : fiiller, işler
ekl ve nikâh : yeme-içme ve üreme
emr-i âhar : başka bir iş ve durum
faraza : varsayalım ki
fünun : fenler, ilimler
hikmet : ilim ve fenler; eşyanın mahiyetinden, dış ve iç özelliklerinden, gayelerinden bahseden ilim
ihlâl etme : bozma, karıştırma
inayet-i İlâhiye : Allah’ın inâyeti, ilgisi, yardımı intikaş etme
intizam : tertib, düzen
irşad : doğru yol gösterme
irtibat : bağ, ilişki
istikrâ-i tâm : bütün cüz’î olaylardan hareket ederek küllî bir hükme varma; tümevarım; bütün ilimlerin hep birlikte aynı sonuca parmak basmaları
ittisak : yan yana dizilme, sıralanma
ittisal : bağlantı
kavaid : kurallar, prensipler
kutup : hareket noktası, eksen
kübrâ : büyük önerme, yüklem
külliyet : genellik, geniş kapsamlı; türleri ve sınıfları kaplama
lisan-ı tarih : tarih dili
maden-i hayat : hayat kaynağı
menkuş : nakışlı
mesalih-i cüz’iye-i müteferrika : birbirinden farklı, cüz’î, bireysel faydalar
mesalih-i külliye : küllî maslahatlar, geniş kapsamlı faydalar
mihver : eksen, yörünge
muhtel : intizamsız, düzensiz, karmakarışık
muntazam : düzenli, intizamlı
mutalâaya alma : bir mesele üzerine dikkatlice eğilme
mütalâa etme : dikkatle okuma, inceleme
nazar-ı dikkate alma : , dikkatle inceleme
nev-i beşer : insanlık, insanlar
nokta-i nazar : bakış açısı
nübüvvet : peygamberlik
nübüvvet-i Muhammed : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği
sadık : doğru, gerçek
sahife-i itibar-ı âlem : bir kitap gibi kabul edilen kâinat sayfası
sahife-i zihn : zihin sayfası
sair : diğer, başka
suğrâ : küçük önerme; hükmün konusu
suret : biçim, şekil
şehadet : şahitlik, tanıklık
tecrit etme : soyutlama, ayırma
temaşa etmek : bakmak, seyretmek
tenbih : ikaz, uyarı
tesir-i zaman ve mekân : yer ve zamanın tesiri, etkisi
ukde-i hayatiye : hayat düğümü, çekirdeği
umur : işler, durumlar
zarurî : zorunlu
Yükleniyor...