Lügatler :
Allahu â’lemu bimuradihi : asıl maksadını en iyi bilen ancak Allah’tır
arz : yer, dünya
bahr : deniz
bahr-i muhit-i havâi : hava okyanusu; yıldızların, gezegenlerin içinde dolaştığı geniş feza denizi
beşer : insan
bürudet : soğukluk
caiz : sakıncasız, doğru
cezb-i rutubet : nemi çekme
adem-i abesiyet : faydasız, boş ve anlamsız olmama
âmâl-i beşerin tenâhîsizliği : insanın arzu, istek ve emellerinin sonsuzluğu, bitmez ve tükenmez olması
bahş : verme, ihsan etme
bahusus : özellikle
belâgat : sözün düzgün, kusursuz, yerinde, hâlin ve makamın icabına göre söylenmesi
beliğane : belâgatli
cennet-âbâd : cennet inşa eden, cennet gibi
cevher-i insaniyet : insanlık cevheri, özü
delâlet : işaret etme, gösterme
ehl-i tefsir : Kur’ân’ı yorumlayanlar, açıklayanlar
envâ : türler, çeşitler
esâlîb-i Arab : Arap edebiyatında kullanılan üsluplar, ifade ve anlatım tarzları, Arap kelâmının kalıpları
ezhan-ı nas : insanların zihinleri, fikirleri, anlayışları
hasâis : hususiyetler, özellikler
hâssa-i cazibedar : cazibeli, çekici özellik
hidâyet : doğru ve hak yola eriştirme
hikmet-i ezeliye : Allah’ın ezelî hikmeti, herşeyi yerli yerinde ve bir gaye ve faydaya yönelik olarak yaratma sıfatı
i’câz : mu'cizelik; benzerini yapmaktan başkalarını aciz bırakma
ihtiram-ı hissiyat : duygulara, hislere saygı gösterme
imâ : dolaylı işaret etme
irşad : doğru yol gösterme
isâle etme : akıtma
istiare : hakiki mânâ ile mecâzi mânâ arasındaki benzerlikten dolayı bir kelimenin mânâsını geçici olarak alıp başka bir kelime için kullanma san’atı; “arslan” kelimesini “cesur adam” için kullanmak gibi
kıyamet-i mükerrere : tekrarlanan kıyamet, defalarca ölüp dirilme
Kur’ân-ı Mu’ciz : mu’cize olan Kur’ân
lisan-ı tasrih : açıkça ifade eden dil
mecaz : asıl mânâsının anlaşılmasına engel teşkil eden bir karineyle (işaretle) beraber, bir münasebetten dolayı, asıl konulduğu mânânın dışında kullanılan lâfız (mecaz)
mezâyâ : meziyetler, üstün özellikler
müesses : kurulu, kurulmuş
mümaşat-ı ezhan : zihinlerle beraber yürüme, zihinlerle uyuşma
müraât-ı efhâm : anlayış derecelerine riayet etme, uygun davranma
nazar-ı akıl : akıl gözü
Nebiyy-i Sadık : doğru söyleyen nebî; Hz. Muhammed (a.s.m.)
rahmet-i bîpâyân-ı İlâhiye : Allah’ın sonsuz rahmeti, sonsuz İlâhî rahmet
remz : işaret
saadet-i uhreviye : âhiret hayatındaki mutluluk
sikke : damga, mühür
suret-i mânâ : mânâ şekli
tahakkuk etmek : gerçekleşmek
tarz-ı ifade : ifade,anlatım tarzı
te’nis : alıştırma, ünsiyet ettirme
telmih : ana fikri ispata veya güçlendirmeye yönelik herkes tarafından bilinen bir şeyle, bir hakikatle işarette bulunma
telvih : kinaye yoluyla işaret etme; asıl mânâ ile kinâye yoluyla kastedilen mânâ arasındaki vasıtaların çok olması durumu
temâşâ : seyretme, bakma
tenezzülât-ı İlâhiye : Cenâb-ı Hakkın kullarının anlayış seviyelerine göre hitap etmesi
Tenzîl : Kur’ân-ı Kerim (Kur’ân-ı Kerim 23 yılda bölüm bölüm indirildiği için “indirilen, parça parça indirilmiş” anlamına gelen Tenzîl ismi verilmiştir)
tevellüd etmek : doğmak
tevil : yorumlama, yorum; sözün ihtimal dahilinde bulunan anlamlarını (mecâzî) esas alarak yorumlama
vakta ki : ne vakit ki, ne zaman ki
vâzıh : açık, aşikâr
yenâbî-i ulûm : ilimlerin kaynakları
yevm : gün
zahir : açık, görünen
cibal : dağlar
cüz’iyat : ferdler, bireyler
dâhilî : iç, içe ait
feza : uzay, gökyüzü
gazab : öfke, hiddet
hararet : ısı, sıcaklık
hasiyet : özellik
hayat-ı beşer : insan hayatı
hiddet : öfke, kızgınlık
ifâ-i hak : hakkın yerine getirilmesi
ihtizazat : sarsıntılar
ilhak etmek : eklemek, katmak
ima etme : işaret etme
imaret-i arz : yeryüzünün imar edilmesi, ömür sürülür, yaşanır hâle getirilmesi
inkılâbât-ı dahiliye : dahili inkilâblar, içe ait değişimler ve dönüşümler
ircâ : döndürme, yönlendirme
irsâ : yere çakma, sabitleme, demir atma, sağlamlaştırma
iskât : susturma
iştibak : birbirine girme, tutunma
kefil : güvence veren, garantör
küre : dünya
mâ : su
mahlût : karışmış, karışan
mecaz : asıl mânâsının anlaşılmasına engel teşkil eden bir karineyle (işaretle) beraber, bir münasebetten dolayı, asıl konulduğu mânânın dışında kullanılan lâfız (mecaz)
mehazin-i mâ : su mahzenleri, su depoları
menabi-i hayat : hayat kaynakları
menba : kaynak
mesâmât : gözenekler; nefes ve hava alma delikleri
meşşâta : tarak, tarayıcı; süzgeç, filtre
muhafaza etme : koruma
mutaffifîn : ölçüde ve tartıda hile yapanlar, haksızlık edenler
muvazenet : denge, ölçü
muzır : zararlı
nazarı celb etme : dikkat çekme
salisen : üçüncü olarak
saniyen : ikinci olarak
sefine : gemi
sükûn/sükûnet : hareketsiz olma, sakinlik, durulma, durgunluk
şerait-i hayat : hayat şartları
ta’mid : direk yapma, direklerle destekleme
tâdil etme : dengeleme, normalleştirme
tahtelbahir : denizaltı
tasallut : musallat olma, hükmü altına alma
tasavvur : düşünme, tasarlama
tasfiye : temizlik, arınma
teferruat : ayrıntılar, detaylar
teneffüs : soluk alma
terahhum : merhamet etme, yağmur rahmetini gönderme
teressüb : dibe çökme, tortu oluşturma
türab : toprak
ulvî : yüce, büyük
umman : büyük deniz