Sual: HAŞİYE Misafirperverlik müstahsen bir âdetimiz olduğunu bilirken, neden kimseye misafir olmuyorsun?
Talebelerinizi de, ekmeğimizi yemekten, hediyemizi almaktan men ediyorsun. Hâlbuki size iyilik etmek borcumuzdur. Ve hakkınızdır. İşte şu âdetimiz, 1

قَدْ اَكَلَ الدَّهْرُ عَلَيْهَا وَشَرِبَ

neden şu âdet-i müstemirreyi tezyif ediyorsun?
Cevap: Evvelâ: İlim azizdir, zelil etmek istemem. Hem de size göstermek isterim ki: Bir kısım ehl-i ilim vardır ki, dünyaya tenezzül etmez ve san’at-ı ilmi medâr-ı maişet etmez. Talebe ise, cerrar ve seeleden ayrıdır.

Saniyen: Vazifelerinde ihmal ile kanaat gösteren ve maaşlarıyla kanaat etmeyen, harcırahları ellerini misafirlikten çektirmemiş olan bazı memurlara fiilen nasihat etmek isterim.

Salisen: Varidat-ı zulmiyeleri kesilmiş olan bazı büyüklere, zulümât-ı zulme sapıp pek geniş açtığı masârıfın kapısının seddine yol gösteriyorum.

Rabian: Millet içinde seyahat edenler, acaba millet için mi, veyahut keyif için midir? Bir mizan göstermekle hile ve hamiyete bir mihenk gösteriyorum.

Sual: Sen halkın ihsanına mâni oluyorsun. Acaba bundan sehâvetin tezyifi çıkmaz mı?
Cevap: İhsan, ihsandır. Eğer nev’e olsa veya muhtaca ve fakire olsa, sehâvet o vakit tam sehâvettir. Eğer millet için olsa, yahut milleti tazammun eden bir ferde olsa güzeldir. Şayet muhtaç olmayan şahsa olsa, şahsı tembel eder, çingeneliğe alıştırır. Elhasıl, millet bâkîdir, fert fâni... 2

اَلْمِلَّةُ بَاقِيَةٌ وَمَاۤ اَمَدَّهَا؛ وَالْفَرْدُ فَانٍ وَمَا يَتَمَثَّلُهُ

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Şu birbirinden uzak suallerden senin hayalin atlamakla cimnastiğe alışır. Lâkin dikkat et; birşey ayağına dolaşıp düşürttürüp ayağın kırılmasın. Yani: Savcılar gibi yanlış mânâ verme.
1 : Zaman, işte şu âdetin sırtından yiyip içti.
2 : Millet ve millete destek veren şey bâkîdir. Birey ve bireyi temsil eden şey de fânîdir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âdet-i müstemirre : eskiden beri devam edip gelen âdet, görenek
aziz : çok değerli, izzetli, saygın (bk. a-z-z)
bâkî : varlığı sürekli ve kalıcı olan (bk. b-ḳ-y)
cerrar : dilenci, para toplayan
ehl-i ilim : ilim ehli olanlar, âlimler (bk. a-l-m)
elhasıl : kısaca, özetle
fâni : geçici olan, ölümlü (bk. f-n-y)
ferd : kişi, şahıs (bk. f-r-d)
hamiyet : din, aile, vatan, millet gibi değerleri koruma duygusu ve gayreti
harcırah : yol harcı, yol parası, yol masrafı için verilen para, yolluk
ihsan : bağış, ikram, lütuf (bk. ḥ-s-n)
masârıf : masraflar, harcamalar, giderler
medar-ı maişet : geçim kaynağı (bk. a-y-ş)
mihenk : altının ayarını ölçmeye yarayan taş, denek taşı
mizan : ölçü, denge, tartı, karşılaştırma (bk. v-z-n)
nev’ : çeşit, tür
rabian : dördüncü olarak
salisen : üçüncü olarak
san’at-ı ilim : ilim san’atı, ilim mesleği (bk. ṣ-n-a; a-l-m)
saniyen : ikinci olarak
sed : engel
seele : dilenciler
sehâvet : cömertlik
tazammun etme : kapsama, içine alma
tenezzül etmez : kendi düzeyine, konumuna aykırı olan birşeyi kabul etmez (bk. n-z-l)
tezyif etme : küçümseme, küçük düşürme
tezyif : küçük düşürme
varidat-ı zulmiye : zulüm yoluyla sağlanan girdiler, menfaatler
zelil etme : değerini düşürme
zulümât-ı zulm : zulmün karanlıkları (bk. ẓ-l-m)
Yükleniyor...