Üçüncüsü: Şu medrese neşredeceği semeratla, tamim edeceği ziya ile, İslâmiyete edeceği hizmetle ukûl yanında en âlâ bir mektep olduğu gibi, kulûb yanında en ekmel bir medrese, vicdanlar nazarında en mukaddes bir zaviyeyi temsil edecektir. Nasıl medrese, öyle de mektep, öyle de tekke olduğundan; İslâmiyetin iânât-ı milliyesi olan nüzur ve sadakât kısmen ona teveccüh edecektir.

Dördüncüsü: Mezkûr tebâdül için dârü’l-muallimîn ile imtizaç ettiğinden, darü’l-muallimînin varidatı bir derece tevsi ile muvakkaten ve âriyeten -eğer mümkünse- verilse, bir zaman sonra istiğna edecek, o âriyeyi iade edecektir.

Sual: Bunun semeratı nedir ki, on, belki elli beş seneden beri bağırıyorsun?
Cevap: İcmali: HAŞİYE Kürt ve Türk ulemâsının istikbalini temin. Ve maarifi, Kürdistan’a medrese kapısıyla sokmak. Ve Meşrutiyetin ve hürriyetin mehasinini göstermek ve ondan istifade ettirmektir.

Sual: İzah etsen fena olmaz.
Cevap: Birincisi: Medârisin tevhid ve ıslâhı...

İkincisi: İslâmiyeti, onu paslandıran hikâyat ve İsrailiyat ve taassubat-ı bârideden kurtarmak. Evet, İslâmiyetin şe’ni metanet, sebat, iltizam-ı hak olan salâbet i diniyedir. Yoksa cehilden, adem-i muhakemeden neş’et eden taassup değildir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Şu Medresetü’z-Zehrâ’ya dair mebâhisi, Hürriyetin üçüncü senesinde nutuk sûretiyle Bitlis’te, Van’da, Diyarbakır’da, daha birçok yerlerde ahaliye ders verdim. Umumen dediler: “Hakikattir, hem mümkündür.” Demek diyebilirim ki, ben bu meselede onların tercümanıyım.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahali : halk
âlâ : üstün, yüce (bk. a-l-v)
âriye : ödünç ve borç olarak verilen
âriyeten : ödünç olarak, borçlanma şeklinde
bâhusus : bilhassa, özellikle
bilistihkak : hak etmek sûretiyle (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
Dâru’l-Muallimîn : öğretmen okulu; 1847'de rüştiyelere (ortaokullara) öğretmen yetiştirmek üzere kurulan eğitim kurumu
ekmel : en mükemmel (bk. k-m-l)
hakikat : gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
Hürriyet : serbestlik; 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilânı ile birlikte uygulamaya konulan sistem (bk. bilgiler – Meşrutiyet)
ıslâh : düzeltme, iyileştirme (bk. ṣ-l-ḥ)
iânât-ı milliye : millî yardımlar
icmal : özetleme, kısaca ifade etme (bk. c-m-l)
imtizaç etme : birleşme, aynı çatı altında bir araya gelme
insaniyet : insanlık
istifade : faydalanma, yararlanma
istiğna etme : ihtiyaç duymama, minnet altına girmeme (bk. ğ-n-y)
istikbal : gelecek
izah etme : açıklama
kâfi : yeterli
kulûb : kalpler
Kürdistan : Osmanlı döneminde Kürtlerin yaşadığı doğu illerine verilen ad (bk. bilgiler)
maarif : ilimler (bk. a-r-f)
mebâhis : bahisler, konular
medâris : medreseler
medrese : Osmanlı döneminde dinî ilimlerin tahsil edildiği yüksek eğitim kurumu; Medresetü’z-Zehrâ
Medresetü’z-Zehrâ : (bk. bilgiler)
mehasin : güzellikler (bk. ḥ-s-n)
mektep : okul; Osmanlı döneminde ağırlıklı olarak fen ilimlerinin tahsil edildiği eğitim kurumları (bk. k-t-b)
Meşrutiyet : Osmanlı Devletinde 1876 anayasasıyla başlayan, 1908’değişikliğiyle devam eden hukukî ve siyasî döneme verilen ad (bk. bilgiler)
mezkûr : anılan, sözü geçen
mukaddes : kutsal (bk. ḳ-d-s)
muvakkaten : geçici olarak
münhasır : ait, mahsus
nazarında : gözünde, bakışında (bk. n-ẓ-r)
neşretme : yayma
nutuk : konuşma, büyük kitlelere hitap etme
nüzur : adaklar, nezirler
sadakât : sadakalar (bk. ṣ-d-ḳ)
semerat : meyveler, neticeler
sûret : biçim, şekil (bk. ṣ-v-r)
tamim etme : genelleştirme, yayma
tebâdül : birbirinin yerini tutma
tekke : tarikat ehlinin zikir ve ibadet ettiği yer, dergâh
temin etmek : sağlamak (bk. e-m-n)
teveccüh etme : ilgi duyma, yönelme
tevhid : birleştirme (bk. v-ḥ-d)
tevsi : genişleme, artma
ukûl : akıllar
ulemâ : âlimler (bk. a-l-m)
umumen : bütünüyle, genel olarak
varidat : gelirler
zaviye : İslâm kültüründe mânevî eğitim merkezi olan tekkelerin şubeleri, alt birimleri
zekât : malın belli bir miktarını her sene fakirlere dağıtmak
ziya : ışık, aydınlık
Yükleniyor...