Hâlbuki tek bir ruhânînin vücudu, tek bir zamanda tahakkuk etse, şu nev-i muhtelifü’l-esnaf tahakkuk eder. Madem şu nev’ tahakkuk ediyor, sûret-i tahakkukun en ahseni, en mâkulü, en makbulü şeriatın şerh ettiği gibidir, Kur’ân’ın gösterdiği gibidir, Sahib-i Miracın gördüğü gibidir. İşte medhal dört nüktesiyle bitti.

Eğer buraya kadar kalben çıkmış isen, maksadın hakâikını görmek istersen, hazır ol! Tahir ol!

İşte âlem-i Kur’ân kapıları açıktır. İşte cennet-i Furkan, Müfettehatü’l-ebvabdır. Gir, bak! Melâikeyi içinde iyi gör! Onlarla tanış!

Sûre-i Kadirde: 1 تَنَزَّلُ الْمَلٰۤئِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِاِذْنِ رَبِّهِمْ ; hem,

2 عَلَيْهَا مَلٰۤئِكَةٌ غِلاَظٌ شِدَادٌ لاَ يَعْصُونَ اللّٰهَ مَۤا اَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
hem,
3 سُبْحَانَهُ بَلْ عِبَادٌ مُكْرَمُونَ - لاَ يَسْبِقُونَهُ بِالْقَوْلِ وَهُمْ بِاَمْرِهِ يَعْمَلُونَ

Eğer istersen Sûre-i 4 قُلْ اُوحِىَ اِلَىَّ اَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِنَ الْجِنِّ ’ye gir! Cinlerle de görüş!

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Melekler ve Cebrâil o gecede Rablerinin izniyle yeryüzüne iner.” Kadir Sûresi, 97:4
2 : “O ateşin başında, Allah’ın emrine karşı gelmeyen ve verilen emri yerine getiren haşin ve şiddetli melekler vardır.” Tahrim Sûresi, 66:6.
3 : “O, evlât edinmekten ve her türlü kusurdan münezzehtir. Melekler ise, Allah’ın ikramda bulunduğu kullardır. Allah emretmedikçe bir söz söylemezler; ancak Onun emriyle hareket ederler.” Enbiyâ Sûresi, 21:26-27.
4 : “De ki: Cinlerden bir topluluğun Kur’ân’ı dinledikleri bana vahyolundu.” Cin Sûresi, 72:1
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahsen : en güzel
âlem-i Kur’ân : Kur’ân âlemi
bekà bulma : devamlı ve kalıcı hâle gelme
cennet-i Furkan : Furkan cenneti; hak ile batılı birbirinden ayırt eden Kur’ân cenneti
emarât : belirtiler, işaretler
emarat-ı müteferrika : birbirinden farklı emareler, ince deliller
esâsât-ı kat’iye : kesin esaslar
hads-i kat’î : doğru ve kesin sezgi, kalbe doğan kesin bilgi
hakâik : hakikatler, gerçekler, doğrular
hâsıl olma : meydana gelme, oluşma
icmâ : görüş birliği
istinad etme : dayanma
itikad-ı umumî : çoğunluğun, genelin inancı
kalben : kalple
kerrat : defalarca
makbul : kabul gören, geçerli
mâkul : akla uygun
mebadi-i zaruriye : zorunlu prensip ve ilkeler
medhal : başlangıç, giriş, önsöz
melâike : melekler
müfettehatü’l-ebvab : kapıları açık
müşahedât : gözlemler
müşahede : gözlemleme
neş’et etme : doğma, ortaya çıkma
nev’ : tür
nev-i muhtelifü’l-esnaf : farklı farklı sınıfları olan tür
nükte : ince anlam, ince mânâ
ruhânî : ruh âlemine ait varlık
rü’yet : görme
Sahib-i Mirac : Mirac’ın sahibi; Allah’ın huzuruna yükselen ve yükselirken bütün kâinat âlemlerini gezen Peygamberimiz (a.s.m.)
senet : dayanak, belge, delil
Sûre-i Kadir : Kur’ân-ı Kerimin 97. Sûresi olan Kadîr Sûresi
sûret-i tahakkuk : gerçekleşme şekli
şerh etme : izah etme, açıklama
şeriat : Allah tarafından bildirilen hükümlerin hepsi, İslâmiyet
tahakkuk etme : gerçekleşme
tâhir : temiz
tevatür-ü mânevî : bir olay ve haberi yalan üzerine birleşmeleri mümkün olmayan toplulukların farklı sözlerle zincirleme birbirlerine aktarması
tevellüd etme : doğma, meydana gelme
vâkıât : olaylar, gerçekler
vücut : varlık
Yükleniyor...