O zehirli bir kısım meyveler ise, lezaiz-i muharremedir. O tılsım ise, sırr-ı iman ile açılan sırr-ı hikmet-i hilkattir.

O miftah ise, 1 يَاۤ اَللّٰهُ, لاٰۤ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ ve 2 اَللّٰهُ لاٰۤ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ الْحَىُّ الْقَيُّومُ kelimeleridir. O su’ban ağzının, yani yılan ve ejderha ağzının bostan kapısına inkılâbı, kabre işarettir ki, kabir, ehl-i dalâlet ve tuğyana, vahşet-i nisyan içinde, zindan gibi bir berzah ve su’ban batnı gibi dar bir mezara açılan bir kapı olduğu halde, ehl-i Kur’ân ve imana, dehliz-i cinandan rahmet-i Rahmân’a ve zindan-ı dünyadan bostan-ı bekaya açılan bir kapıya döner. Ve o müthiş arslanın mûnis bir hizmetkâra ve musahhar bir ata dönmesi ise, mevte işarettir ki, mevt ile ehl-i dalâlet bütün mahbubatından elîm bir firak-ı ebedî içinde, kendi cennet-i kâzibe-i dünyeviyelerinden ihraç; ve vahşet ve infirad içinde zindan-ı mezara ithal olundukları halde; ehl-i hidayet ve Kur’ân için, o mevt müştak oldukları ahbaplarına visal ve hakikî vatanlarına vusûl; ve zindan-ı dünyadan bostan-ı cinana davet ve Hannân, Mennân, Deyyân ve Rahmân’ın rahmetinin fazlından, hizmetlerine mukabil ahz-ı ücret etmelerine vesiledir.

Elhasıl: Hayat-ı fâniyeyi esas maksat yapan, zahiren cennet içinde olsa da, mânen cehennemdedir. Hayat-ı bakiyeye müteveccih olan zât ise, saadet-i dâreyne mazhardır.

اَللّٰهُمَّ اجْعَلْنَا مِنْ اَهْلِ السَّعَادَةِ وَالْقُرْاٰنِ وَاْلاِيمَانِ. اٰمِينَ 3
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Ey Allah! Kendisinden başka İlâh olmayan Allah.
2 : “Allah O’dur ki; Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O Hayydır, ezelî ve ebedî hayat sahibidir. O Kayyûmdur, varlığı için hiçbir sebebe ihtiyacı olmadığı gibi, bütün eşya Onun yaratmasıyla ve tedbiriyle devam eder ve vücutta kalır, bekà bulur.” Bakara Sûresi, 2:255.
3 : Allah’ım! Bizi saadet, Kur’an, ve iman ehlinden kıl. Âmin.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahbap : sevgililer, dostlar
ahz-ı ücret : ücret alma
bostan-ı cinân : Cennet bahçesi
Deyyân : emrine itaat edenlere mükâfatı ve isyan edenlere ise cezayı hakkıyla veren Allah
ehl-i hidayet : doğru yolda olanlar
elhasıl : özetle, sonuç olarak
fazl : cömertlik, ihsan
hakikî : gerçek
Hannân : rahmetin en hoş cilvelerini gösteren ve çok merhametli olan Allah
hayat-ı bâkiye : devamlı ve kalıcı olan âhiret hayatı
hayat-ı fâniye : geçici, ölümlü dünya hayatı
maksat : gaye
mazhar : erişmiş, nail olmuş
Mennân : rahmetinin en şirin cilvelerini gösteren, bitmez tükenmez ikram ve nimetleriyle yarattıklarını güven içinde tutan Allah
mevt : ölüm
mukabil : karşılık
müştak : özlem içinde olan, aşırı istekli ve arzulu
müteveccih : yönelik
Rahmân : şefkat, merhamet ve rahmet tecellîleri bütün varlıkları kaplayan Allah
rahmet : şefkat ve merhamet tecellîsi olan iyilik ve güzellik, ihsan ve ikram
saadet-i dareyn : dünya ve âhiret mutluluğu
visal : ulaşma, kavuşma
vusûl : ulaşma, varma
zahiren : görünüşte
zindan-ı dünya : dünya zindanı, hapsi
batn : karın, mide
bostan-ı bekà : devamlı, kalıcı bahçe
cennet-i kâzibe-i dünyeviye : aldatıcı dünya cenneti
cihazât-ı hayvaniye : hayvana ait organlar; canlı organlar
cild-i basit : basit cilt, deri
dehliz-i cinan : cennet koridoru, cennet kapısı
Ehad : her bir varlık üzerinde birliğinin izleri görünen ve bütün kemâl sıfatların sahibi olan bir Allah
ehl-i dalâlet ve tuğyan : doğru yoldan sapmış ve büyük isyan içinde olan kimseler
ehl-i dalâlet : doğru yoldan sapmış, sapkın kimseler
ehl-i Kur’ân ve iman : Kur’ân ve iman ehli; Kur’ân’ı dinleyip yaşayan ve iman etmiş olan kimseler
elîm : üzücü, acı verici
firak-ı ebedî : sonsuz ayrılık
halk etmek : yaratmak
hâtem-i mahsus : özel mühür
hâtem-i rububiyet : Allah’ın rablığının, idare ve terbiye ediciliğinin mührü
hizmetkâr : hizmetçi
icad : var etme, yaratma
ihraç : çıkarılma
infirad : yalnızlık, tek başına olma
inkılâb : dönüşme
ithâl olunma : girdirilme, sokulma
lahm-ı mahsus : varlığa özel et, özel bir et
lezaiz-i muharreme : yasaklanan lezzetler
mahbubât : sevilenler, sevgililer
mevt : ölüm
miftah : anahtar
munis : canayakın, dost
musahhar : emre hazır, emre boyun eğen
mütebayin : ayrı ayrı
nescetmek : dokumak
nümune : örnek
rahmet-i Rahmân : Rahmân’ın rahmeti; şefkat ve merhameti sınırsız olan Allah’ın rahmeti, ikram ve ihsanı
Samed : Kendisi hiçbirşeye muhtaç olmayan, ama herşey Kendisine muhtaç olan Allah
sırr-ı hikmet-i hilkat : yaratılış hikmetinin, gayesinin sırrı
sırr-ı iman : iman sırrı, esprisi
sikke-i hassa : özel damga
sikke-i kudret : Allah’ın güç ve iktidarının mührü, damgası, işareti
su’ban : büyük yılan, ejderha
Sultan-ı Ezel ve Ebed : varlığının başlangıcı ve sonu olmayan sonsuz egemenlik ve hâkimiyet sahibi Allah
taam : gıda, yiyecek
tılsım : sır, gizem
turra : sultana, padişaha özel mühür, imza
turra-i ulûhiyet : İlâhlık mührü; Allah’ın kâinattaki tasarruf ve hâkimiyeti ile herşeyi kendisine ibadet ve itaat ettirmesini gösteren mühür, imza
vahşet-i nisyan : dehşet verici yalnızlık, unutulmuşluk
zîhayat : canlı
zindan-ı dünya : dünya zindanı, hapsi
zindan-ı mezar : mezar zindanı, hapsi
Yükleniyor...