Üçüncü ders

فَلاَ تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا وَلاَ يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ 1

Ey gururlu, mağrur gafil! Sana ne olmuş ki, Müslümanları ecanib tarzında hayat-ı dünyeviyeye davet edersin? O hayat, uyku içinde bir lû’b ve hevâ içinde bir lehivden başka birşey değildir.

Hem ne oluyorsun ki, keyiflerine kâfi gelen helâl ve tayyibat dairesinden huruca teşvik ederek, dinin ihmaline veya dinin bazı şeairinin terkine sebebiyet veriyorsun? Ve muharremat ve habisat dairesinde duhule teşcî ediyorsun?

Ey müvesvis! Bilir misin, misâlin neye benzer? O derece belâhet kesbetmiş bir sarhoşa benzer ki, arslanı attan, darağacını salıncaktan, cerahatli yarayı kırmızı gülden fark etmez.

Hem öyle zannettiği halde, mürşid vaziyetini alır, muslih tavrını takınır, müthiş bir vaziyete düşmüş bîçare bir adama ders verir. Bazı müzahrafatı ve aldatıcı hevesatı ve bazı lehviyatı irae etmekle o bîçare adamı baştan çıkarmak ister. Çare-i necat taharrî etmez.

İşte o adam, şöyle bir vaziyettedir: Arkasında, her an ona hücuma müheyyâ bir arslan duruyor. Önünde, bir darağacı dikilmiş onu bekliyor. Sağ tarafında, derin bir yara açılmış. Sol cânibinde, müz’iç bir çıban, cerahat akıttırıyor. Şu vaziyetle beraber, mühim bir sefere sevk ediliyor. Şu adam ise, bu müvesvisin tamamen zıddı olan bir hayırhah zâtın irşadıyla iki ilâcı elde etmiş. Eğer güzelce istimal etse, o iki cerahat, iki adet râyihalı gül olur.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O çok aldatıcı şeytan da Allah ile (yani Allah’ın azâbını unutturup sadece affına güvendirerek) sizi aldatmasın (isyana sürüklemesin.)” Lokman Sûresi, 31:33.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

belâhet kesbetmek : ahmaklaşmak, aptallaşmak
bîçare : çaresiz, zavallı
cânip : taraf, yön
cerahat : iltihap, irin
çare-i necat : kurtuluş çaresi
duhul : girme
ecanib : yabancılar
gafil : duyarsız, sorumsuz; âhiretten ve Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranan kimse
habisat : kötülükler, pislikler
hayat-ı dünyeviye : dünya hayatı
hayırhah : başkasının iyiliğini isteyen
hevâ : faydasız ve gelip geçici arzular
hevesat : hevesler ve arzular
huruc : çıkma
irae etmek : göstermek
irşad : doğru yol gösterme
istimal etmek : kullanmak
kâfi : yeterli
lehv : eğlence
lehviyat : eğlenceler, oyunlar
lû’b : oyun
mağrur : gururlu
muharremât : dinen yasaklanan, haram kılınan şeyler
muslih : ıslah eden, iyileştiren, düzelten
müheyyâ : hazır
mühim : önemli
mürşid : doğru yolu gösteren
müvesvis : vesvese veren, şüphe ve kuruntu veren
müz’iç : rahatsız edici, sıkıcı
müzahrafat : süslü, yaldızlı ve sahte şeyler
râyihalı : güzel ve hoş kokulu
şeâir : işaretler, İslâma sembol olmuş iş ve ibadetler
taharrî etmek : araştırmak
tayyibat : güzel ve hoş şeyler
teşcî : cesaretlendirme, teşvik etme
Yükleniyor...