Evet, senin hayatın ve hayatındaki cihazatın gayelerinin icmâli dokuz emirdir.

Birincisi: Vücudunda derc olan mizanlarla rahmetin hazinelerindeki müddaharâtı tartmaktır.

İkincisi: Fıtratındaki cihazatın anahtarlarıyla, esmâ-i kudsiyenin gizli definelerini açmaktır.

Üçüncüsü: Kardeşlerin olan diğer mevcudatın enzarında, esmâ-i İlâhiyenin garip cilvelerinin nümunelerini hayatınla teşhir ve izhar etmektir.

Dördüncüsü: Hâl ve kàlin ile, dergâh-ı rububiyetinde ubudiyeti ilân etmektir.

Beşincisi: Bir padişahtan çeşit çeşit nişanlar almış ve o nişanlarını takıp, padişahının nazarında görünmek gibi; sen de, esmâsının cilvelerinin verdikleri murassaatla süslenmiş olduğunu bilerek, Şâhid-i Ezelînin nazar-ı şuhud ve işhadına görünmektir.

Altıncısı: Zevilhayatların tezahürat-ı hayatları olan tahiyyatlarıyla ve tesbihatları olan rumuzât-ı hayatlarıyla, Vâhibü’l-Hayata arz-ı ubudiyetlerini fehmedip müşahede ederek görüp göstermektir.

Yedincisi: Hayatına verilen ilim ve kudret ve irade gibi sıfat ve hallerinden cüz’î nümuneleri mikyas ederek, Hâlıkın sıfât-ı mutlakasını ve şuûn-u mukaddesesini fehmetmektir. Meselâ, nasıl ben, cüz’î ilim ve irade ve iktidarımla bu evi böyle muntazam yaptımsa, bu kasr-ı âlemin bânisi de, kasr-ı âlemin büyüklüğü nispetinde kadîr ve alîm ve hakîmdir.

Sekizincisi: Şu mevcudatın her birinin kendine mahsus bir lisânla söylediği tevhid ve rububiyet-i Sanie dair kelimatını fehmetmektir.

Dokuzuncusu: Acz ve fakr derecelerinin emsaliyle, kudret-i Sâniin ve gınâ-yı İlâhiyenin derecat-ı tecelliyatını anlamaktır. Nasıl ki açlığın dereceleri nispetinde ve ihtiyacatın envâı miktarınca lezzet-i taamın envâ-ı derecâtı anlaşılıyor. Öyle de, gayr-ı mütenâhi acz ve fakrınla, Sâniin gayr-ı mütenâhi kudret ve gınâsının derecatını fehmetmektir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acz : âcizlik, zayıflık
aksâm-ı tecelliyât : tecellilerin, yansımaların kısımları, çeşitleri
âlât : âletler, organlar
âlem : kâinat
amme nevâluhu : “Allah’ın bağış ve ikramı bütün varlığı kaplamıştır”
âyâ : acaba
âzâ : uzuvlar, organlar
batn : karın, mide
Cenâb-ı Mün’im-i Hakikî : gerçek nimet verici olan yüce Allah
cevarih : organlar
cihâzât : donanım, cihazlar
cilve : görüntü, iz
derc olmak : yerleştirilmek, konulmak
envâ : türler
enzar : bakışlar, gözler
esmâ-i İlâhiye : İlâhî isimler; Allah’ın isimleri
esmâ-i kudsiye : kutsal isimler; Cenâb-ı Allah’ın her türlü kusur ve noksandan uzak kutsal isimleri
fıtrat : yaratılış, mizaç
gaye-i ithal : içine konulma ve yerleştirilme gayesi
gaye-i yegâne : tek gaye, tek maksat
gayr-ı mütenâhi : sonsuz, sonu gelmeyen
hâşâ ve kellâ : asla ve asla
havas : duygular, hisler
hayat-ı faniye : geçici ve ölümlü dünya hayatı
hevesat-ı süfliye : aşağılık hevesler, arzular
hikmet-i derc : konma, yerleştirilme gayesi, esprisi
hissiyat : duyular, hisler
icmâl : özet
ihsas etmek : hissettirmek
ikab : ceza, azap
iman getirmek : tasdik edip inanmak
istimal : kullanım
izhar etmek : açıklamak, göstermek
kemâlât-ı insaniye : insana ait mükemmellikler, üstünlükler
letâif : lâtifeler; insanın yapısındaki duygular, duygular
makine-i hayat : hayat makinesi; beden, vücut
mâneviyat : kalbe, ruha ve duygulara ait şeyler
mevcudat : varlıklar
miskin : fakir
mizan : ölçü, terazi, tartı
muhafaza-i nefis : kişinin kendisini ve çıkarlarını koruması
müddaharât : depolanmış şeyler
münhasır : sadece birşeyle sınırlı, sadece birşeye ait, mahsus
müstehak olmak : lâyık olmak, hak etmek
nefs-i rezile ve deniye : insanı daima kötülüğe, yasak zevk ve isteklere sevk eden alçak ve âdi duygu
neşvünemâ : büyüme ve gelişme
nümune : örnek, misâl
rahmet : İlâhî şefkat ve merhamet
şükür : nimeti veren Allah’a karşı minnet duymak, teşekkür etmek
tecellî etmek : yansımak
terbiye-i medeniye : medeniyetin verdiği terbiye, medeniyetin eğitip yetiştirmesi
teşhir : sergileme
vazife-i hayat : hayat vazifesi, görevi
vücud : beden, varlık
alîm : herşeyi hakkıyla bilen, ilmi herşeyi kuşatan, sonsuz ilim sahibi Allah
arz-ı ubudiyet : kulluğun arz edilmesi, sunulması
bâni : bina eden, yapan
cilve : görüntü, iz
cüz’î : az; bireysel
derecat-ı tecelliyat : yansımaların dereceleri
dergâh-ı rububiyet : yarattığı bütün varlıkları terbiye edip egemenliği altında bulunduran Allah’ın yüce katı
emsal : benzerler, örnekler
envâ : çeşitler, türler
envâ-ı derecât : derecelerin çeşitliliği, çokluğu
esmâ : isimler; Allah’ın isimleri
fakr : fakirlik, ihtiyaç hâli
fehmetmek : anlamak
gınâ-yı İlâhiye : Allah’ın sınırsız zenginliği ve hiçbirşeye muhtaç olmaması
hakîm : herşeyi hikmetle belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan Allah
hâl : tavır, davranış
Hâlık : herşeyi yaratan Allah
ihtiyacat : ihtiyaçlar
iktidar : birşeyi yapıp sonuçlandırabilme gücü, kudreti
irade : dileme, seçim, tercih gücü
kadîr : herşeye gücü yeten, herşeyi yapabilen, sonsuz iktidar ve kudret sahibi Allah
kàl : söz
kasr-ı âlem : âlem sarayı
kelimat : kelimeler
kudret : güç, iktidar
kudret-i Sâni : herşeyi mükemmel ve san’atla yaratan Allah’ın herşeyi kuşatan sonsuz iktidar ve kudreti
lezzet-i taam : yiyeceğin lezzeti, yemeğin tadı
lisân : dil
mahsus : has, özel
mevcudat : varlıklar, var edilenler
mikyas ederek : ölçek yaparak, ölçü aleti yaparak
muntazam : düzenli, tertipli
murassaat : değerli mücevherler, süs eşyaları
müşahede etmek : gözlemlemek
nazar : bakış, göz
nazar-ı şuhud ve işhad : görmek ve başkalarına da göstermek isteyen bakış
nispetinde : oranında, ölçüsünde
nişan : madalya
nümune : örnek, misâl; birşeyin niteliğini tanıtmaya yarayan örnek parça
rububiyet-i Sâni : herşeyi mükemmel ve san’atlı bir şekilde yaratan Allah’ın bütün mahlûkatı besleyip terbiye etmesi, idaresi ve egemenliği altında bulundurması
rumuzât-ı hayat : hayat belirtileri, işaretleri
sıfât-ı mutlaka : sınırsız sıfatlar, nitelikler; Allah’ın sonsuz ilim ve kudreti gibi
Şâhid-i Ezelî : Ezelden beri bütün zamanları ve herşeyi gören ve herşeye şahit olan Allah
şuûn-u mukaddese : mukaddes hâller, işler, özellikler; Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden Zâtına ait kutsal özellikler
tahiyyat : selâmlar ve dualar
tesbihat : Cenâb-ı Hakkın bütün noksan sıfatlardan uzak ve bütün kemâl sıfatlara sahip olduğunu ifade eden sözler
tevhid : birleme; herşeyi bir olan Allah’a verme, Ona ait kılma
tezahürat-ı hayat : hayat belirtileri ve görüntüleri
ubudiyet : Allah’a yapılan kulluk
Vâhibü’l-Hayat : hayatı bahşedip veren Allah
zevilhayat : hayat sahipleri, canlılar
Yükleniyor...