Yüksekten bakmak isteyen dessas bir papaza cevap

Bir adam seni çamurda düşürmüş, öldürüyor. Ayağını senin boğazına basmış olduğu halde istifham-ı istihfafıyla sual ediyor ki: “Mezhebin nasıldır?” Buna cevab-ı müskit, küsmekle sükût edip yüzüne tükürmektir. Tükürün laînin o hayâsız yüzüne!

Ona değil, hakikat namına şudur:
1. S - Din-i Muhammed nedir?
C - Kur’ân’dır.

2. S - Fikir ve hayata ne verdi?
C - Tevhid ve istikamet.

3. S - Mezâhimin devası nedir?
C - Hurmet-i ribâ ve vücub-u zekâttır.

4. S - Şu zelzeleye ne der?
C -2 وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ...1 - وَاَنْ لَيْسَ لِـْلاِنْسَانِ اِلاَّ مَاسَعٰى

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!” Tevbe Sûresi, 9:34.
2 : İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” Necm Sûresi, 53:39.
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aşk-ı şebâbî : gençlik aşkı, gençlikte bulunan aşk
cehl : cahillik, bilgisizlik
cemâl-i mücellâ : parlak ve ışıltılı güzellik
cevab-ı müskit : soru soranı susturan cevap
dessas : hilebaz, aldatıcı
deva : tedavi, ilâç
din-i Muhammed : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) bütün insanlığa tebliğ ettiği din, İslâmiyet
elvân-ı seb’a : yedi renk
ferah-ı seherî : yeni bir günün müjdesi olan seher vaktinin sevinç ve huzuru
garb : batı
hakikat : asıl, esas, gerçek
hayasız : utanmaz, edepsiz
hurmet-i ribâ : faizin haram olması, dinen yasaklanması
hüsn-ü mücerred : kusur ve noksanlıktan arınmış güzellik
hüzn-ü gurubî : sevilen ve bağlanılan herşeyin batıp gitmesinden ortaya çıkan hüzün
imtizac-ı efkâr : fikirlerin, düşüncelerin uyuşması, birleşmesi
imtizaç etme : birbiriyle karışma, kaynaşma
istifham-ı istihfaf : hafife alır tarzda sorgulama
istikamet : doğruluk
ittihad : birlik, bütünlük
kâbe-i saadet : mutluluk, saadet merkezi
kab-ı kavseyn : Cenâb-ı Hakka en yakın olan makam; burada doğu va batı tüm dünyanın birleştiği ve birbirine çok yaklaştığı yer kastediliyor
kavs-ı kuzah : gök kuşağı
laîn : lânetlenmiş, lânetli
levn : renk
levn-i nurânî : nurlu renk
marifet : Allah’ı bilme ve tanıma
melekûtî : birşeyin aslına, içyüzüne ait
mezâhim : sıkıntılar, yığılmalar
mezheb : bir mesele ve konuda takip edilen yol ve yöntem
mukaddes : kutsal
neş’et etme : doğma, meydana gelme
papaz : Hıristiyan din adamı
semâvî : Allah tarafından olan, İlâhî
sual etme : sorma
sükût etme : sessiz kalma, susma
şark : doğu
şevk-i baharî : bahar neşesi
şua : ışık kaynağından çıkan ışık telleri; ışın
tâk-ı muallâ : yüce, yüksek Kâbe kemeri
tecellî etme : yansıma, görünme
tevhid : birleme, Allah’ı bir olarak bilme ve ilân etme
timsâl : görüntü, yansıma
vücub-u zekât : zekâtın farz oluşu
ziynet : süs
Yükleniyor...