Hafız Mustafa’nın bir fıkrasıdır.
Aziz Üstadım; O cereyanın hücumu ânında köyümüzde nahiye müdürü ve daha zahiren mühim memurlar bulunduğu halde, şifahen isimlerimizle ihbar edip taharri ettirmek istedikleri halde, Hazret-i Esadullah Ali Kerremallahu Vechehu ve Gavs-ı Âzam gibi çok mânevi üstadlarımızın mânevi yardımlarıyla akim kalıp, hattâ o memurları aleyhimize değil, lehimize mânevî darbeleriyle çevirdiler.
اَلْفُ اَلْفِ اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى 1
Mektubu mütalâa ettik. Aciptir ki, bizim kusurumuzdan ve ufacık ihtiyatsızlığımızdan gelen o tesirsiz cereyanı haber veriyor gördük. Çünkü, “Bir kısım avâm-ı nâs ve bid’alara tâbi bir kısım ulemâ-i zâhir, hakikaten kendilerinin pis ve dalâlet bataklığından giden yollarında arkadaşlık etmeyen ve bir cadde-i kübrâyı bulan Risaletü’n-Nur şakirtlerini zemmediyor” diye sizden gelen o mektup haber veriyordu. Hakikaten öyle oldu. Mektuptan birgün sonra, merakı mucip üzerimizde hiçbir tesir kalmadı.
Talebeniz
Hafız Mustafa
• • •
Emin ve Feyzi’nin Isparta’daki kardeşlerine yazdığı bir fıkradır.
Evet, Isparta’da bulunan kardeşlerimizin haber verdikleri bu ehemmiyetli hadise-i taarruziyeye teşebbüs vukuu zamanında muhaberemiz kesildiği halde, mütemadiyen her vakit Üstadımız, aynı taarruza mâruz bulunuyoruz gibi bizi (yani Feyzi ve Emin’i) ikaz ediyordu. “Dikkat ediniz, dört cihetle bize taarruz var. Demir gibi sebat ediniz; bir halt edemezler.” Biz de bakıyorduk ki, bizde birşey yok, hissetmiyorduk. Hem o gaybî hâdiseyi bertaraf etmek için mutabık bir mektup bize yazdırdı; size gönderildi.
Risale-i Nur şakirtlerinden
Emin, Feyzi
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Allah’a milyonlarca kez hamd olsun ki, bu Rabbimin bir ihsânıdır.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Sekizinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : acaip, tuhaf, şaşırtıcı
akim : sonuçsuz, verimsiz
avâm-ı nâs : sıradan insanlar, halk tabakası
bertaraf etmek : bir tarafa atmak
bid’a : aslen dinde olmayıp sonradan dine aykırı şekilde ortaya çıkan şeyler
cadde-i kübrâ : büyük ve geniş cadde
cereyan : akım, hareket
dalâlet : hak yoldan ayrılma, sapkınlık
fıkra : kısa yazı, makale, mektup
gaybî : bilinmeyen, gayb âlemine ait
hadise : olay
hadise-i taarruziye : saldırı olayı
hamd : övgü, şükür ve minnet duyma
ihsan : bağış, ikram, lütuf
ihtiyatsızlık : tedbirsizlik
ikaz : uyarma
Kerremallahu Vechehu : “Allah yüzünü şerefli kılsın” anlamında Hz. Ali için söylene bir ifade
mâruz : birşeyin tesirine uğramak veya uğratmak
mucip : gerektiren
muhabere : haberleşme
mutabık : uygun
mütemadiyen : sürekli
sebat : kararlı olma
şakirt : talebe, öğrenci
taarruz : saldırı
tâbi olma : uyma
ulemâ-i zâhir : Kur’ân-ı Kerimin zâhir mânâsına göre hüküm veren ve hakikatlerini değerlendiren âlimler
vuku : meydana gelme
zemmetmek : kötülemek
Yükleniyor...