Evet, bu dehşetli kâinatın fırtınaları ve zeval ve tahribatları ve bu boşluk nihayetsiz fezada herşeyle alâkadar olan insan için tesellîyi ve istimdat noktalarını Kur’ân veriyor. En ziyade o tesellîye muhtaç bu zamandır. Ve en ziyade kuvvetli bir surette o tesellîyi ispat eden, gösteren Risale-i Nur’dur. Çünkü zulümat ve evhamın menbaı olan tabiatı, o delmiş geçmiş, hakikat nuruna girmiş.

Yirmi Dokuzuncu ve Otuzuncu ve On Altıncı Sözler gibi ekser parçalarında, hakaik-i imaniyenin yüzer tılsımlarını keşf ve izah edip, aklı inkârdan ve tereddütlerden kurtarmış. İşte bu hakikat içindir ki, bu çok usandırıcı zamanda, usandırmayacak bir tarzda, çok tekrarla, aklı başında olanları Risale-i Nur’la meşgul ediyor. Re’fet mektubunda demiş: “Ne vakit bir araya gelsek, Sözler’den birisini açıp okuruz, tatlı tatlı istifade edip Üstadımızla görüşürüz. Hem Risale-i Nur’un en bâriz hâsiyeti, usandırmamaktır. Yüz defa okunsa, yüz birinci de yine zevkle okunabilir.” Demiş, doğru söylemiş. Yalnız, Risale i Nur’un tercümanı, hakikî vazifesinin haricinde dünyadaki istikbaliyata nadiren ara sıra bakması, zâhirî bir müşevveşiyet verir. Meselâ, bundan otuz kırk sene evvel: “Bir nur gelecek, bir nur âlemi göreceğiz” demiş, o mânâyı geniş bir dairede ve siyasette tasavvur etmiş.

Hem bundan on dört, on beş sene evvel, “Dinsizliği çevirenler müthiş semavî tokatlar yiyecekler” diye büyük, geniş, küre-i arz dairesindeki hâdiseyi, dar bir memlekette ve mahdut insanlarda tasavvur etmiş. Halbuki istikbal, o iki ihbar-ı gaybiyeyi tasavvurun pek fevkinde tefsir ve tâbir eyledi. Eski Said’in “Bir nur âlemi göreceğiz” demesi, Risale-i Nur’un dairesinin mânâsını hissetmiş, geniş bir dâire-i siyasiye tasavvur ettiği gibi; sırr-ı 1 اِنَّا اَعْطَيْنَا’da, on üç, on dört sene sonra, “Dinsizliği, zındıkaneşredenler, müthiş tokatlar yiyecekler” deyip geniş bir hakikatı dar bir dairede tasavvur etmiş. İstikbâl, o iki hakikati tâbir ve tefsir eyledi.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Biz sana verdik.” Kevser Sûresi, 108:1.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Sekizinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâkadar : alâkalı, ilgili
bâriz : açık, belli
dâire-i siyasiye : siyaset dairesi
ekser : çoğunluk
evham : kuruntular, şüpheler
fevkinde : üstünde
feza : uzay, gökyüzü
hakaik-i imaniye : iman hakikatleri, esasları
hakikat : asıl, esas
hakikî : asıl, gerçek
hâsiyet : özellik
ihbar-ı gaybiye : bilinmeyen bir şeyle, gelecekle ilgili haber verme
istikbal : gelecek
istikbaliyat : geleceğe ait şeyler, hâdiseler
istimdat : yardım isteme
izah etme : açıklama
kâinat : evren, bütün yaratılmışlar
keşf : mânevî âlemlerde bazı olayları ve hakikatleri görme, açığa çıkarma
küre-i arz : yerküre, dünya
mahdut : sınırlı
menba : kaynak
müşevveşiyet : karışıklık
neşr : yayma
nihayetsiz : sınırsız, sonsuz
remz : ince işaret
semavî : gökten gelen
suret : biçim, şekil
tabiat : canlı cansız varlıklar, maddî âlem; materyalist düşünce
tâbir : ifade, anlatma
tahribat : tahripler, yıkıp bozmalar
tasavvur : düşünme, zihinde canlandırma
tefsir : açıklama, yorum
tılsım : sır, gizli gerçek
zahirî : görünüşte
zeval : geçip gitme, sona erme
zındıka : dinsizlik
ziyade : çok, fazla
zulümat : karanlıklar
Yükleniyor...