Ol kevser-i Ahmed’den içip herbiri tas tas,
Olmuştu o gün sanki mücellâ birer elmas.

Ol başlara tâç, derde ilâç, mürşid-i âlem,
Eylerdi nazar bunlara nuruyla demâdem.

Bunlardı o a’dâyı boğan bir alay arslan,
Hak uğruna, nur uğruna olmuş çoğu kurban.

Bunlardan o gün ehl-i nifak cümle kaçardı,
Müşrik ise, ol aklı anın kalmaz, uçardı.

Bunlardı o Peygamberin ashabı ve âli,
Dünyada ve ukbâda da hem şanları âlî.

Tavsif ediyor bunları hep şöylece Kur’ân,
Sulh vakti koyun, kavgada kükrek birer arslan!

Hep yüzleri pâk, sözleri hak, yolları haktı,
Merkebleri yeller gibi Düldüldü, Burakdı.

Bir cezbe-i “Yâ Hayy!” ile seller gibi aktı,
A’dâya varıp herbiri şimşek gibi çaktı.

Bunlardı o gün halka-i tevhidi kuranlar,
Bunlardı o gün baltalayıp küfrü kıranlar.

Bunlardı mübarek yüce cem’iyet-i şûrâ,
Bunlardı o nurdan dizilen halka-i kübrâ.

Bunlardı alan Suriye, Irak, ülke-i Kisrâ,
Bunlarla ziyâdar o karanlık koca sahrâ.

Bunlardı veren hasta, alîl gözlere bir fer,
Bunlardı o tarihe geçen şanlı gazanfer.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Sekizinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

a’dâ : düşmanlar
âl : aile, sülale
alay : topluluk; üç taburdan oluşan askerî topluluk
âli : yüce, yüksek
alîl : kör
ashab : Hz. Peygamber’i (a.s.m.) dünya gözüyle görüp onun yolundan giden Müslümanlar
Burak : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) Mi’rac yolculuğunda bindiği binek; Cennete mahsus bir binek
cem’iyet-i şûrâ : danışma meclisi
cezbe : Allah aşkıyla kendinden geçme
Cezbe-i “Yâ Hayy” : ey gerçek hayat sahibi olan ve her canlıya hayat veren Allah mânâsındaki “Yâ Hayy!” sözüyle kendinden geçme
demâdem : zaman zaman
Düldül : Peygamber Efendimize (a.s.m.) Mısır hükümdarınca hediye edilen katırın ismi
ehl-i nifak : münafıklar, iki yüzlülük yapanlar
fer : ışık, canlılık
gazanfer : kahraman, cesaretli
Hak : hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah
halka-i kübrâ : büyük halka
halka-i tevhid : tevhid halkası, Allah’ın bir olarak bilinip, ilân edildiği tevhid halkası
kevser-i Ahmed : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) cennetteki Kevser havuzu
küfür : Allah’ı veya Allah’ın kesin olarak bildirdiği bir şeyi inkâr etme, kabul etmeme
merkep : binek
mücellâ : cilâlı, parlak
mürşid-i âlem : dünyanın, kâinatın yol göstericisi
nazar : bakış
nur : aydınlık, ışık
pâk : temiz
sahrâ : çöl
sulh : barış
tavsif : vasıflandırma, niteleme
ukbâ : âhiret
ülke-i Kisrâ : Kisra’nın ülkesi
yel : rüzgâr
ziyâdar : ışıklı, nurlu
Yükleniyor...