Metindeki Lügatları
Görüntülü ve Sesli Dersler
Bu Risaleye Ait Soru Cevaplar
Lügat Listesi
Lügatler :
âlâ : üstün, kıymetli
âlem-i fâni : gelip geçici dünya
alîl : hasta, hastalıklı
burhan-ı Kur’ân : Kur’ân delili
cümle : herkes
dem : ân, vakit
ezel : başlangıcı olmayan sonsuzluk
gül-ü hâlis : saf ve temiz gül
hüccet-i iman : güçlü ve sarsılmaz iman delili
kelâm : ifade, söz
matlub : istek, arzu
mes’ud : mutlu
mev’ud : vaad edilmiş, söz verilmiş
muhlis : samimi, ihlâslı; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözeten
muvahhid : Cenâb-ı Allah’ın varlığına ve birliğine inanan
mü’min : iman eden, Allah’a ve Onun gönderdiği şeylere inanan
müceddid-i ekber : en büyük müceddid, en büyük yenileyen, yenileyici
nur-u Risalet : Peygamberlik nuru
ol : Osmanlıca’da üçüncü tekil şahıs olan “o” kelimesini ifade eder
râyiha : güzel ve hoş koku
sırr-ı Furkan : Kur’ân’ın sırrı
sîne : göğüs, kalb
tevhid : birleme; her şeyin bir olan Allah’a ait olduğunu gösteren inanç
âlem-i fâni : gelip geçici dünya
alîl : hasta, hastalıklı
burhan-ı Kur’ân : Kur’ân delili
cümle : herkes
dem : ân, vakit
ezel : başlangıcı olmayan sonsuzluk
gül-ü hâlis : saf ve temiz gül
hüccet-i iman : güçlü ve sarsılmaz iman delili
kelâm : ifade, söz
matlub : istek, arzu
mes’ud : mutlu
mev’ud : vaad edilmiş, söz verilmiş
muhlis : samimi, ihlâslı; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözeten
muvahhid : Cenâb-ı Allah’ın varlığına ve birliğine inanan
mü’min : iman eden, Allah’a ve Onun gönderdiği şeylere inanan
müceddid-i ekber : en büyük müceddid, en büyük yenileyen, yenileyici
nur-u Risalet : Peygamberlik nuru
ol : Osmanlıca’da üçüncü tekil şahıs olan “o” kelimesini ifade eder
râyiha : güzel ve hoş koku
sırr-ı Furkan : Kur’ân’ın sırrı
sîne : göğüs, kalb
tevhid : birleme; her şeyin bir olan Allah’a ait olduğunu gösteren inanç
Yıllarca, asırlarca bu nurun yine yansın,
Öksüz ve yetim, dul ve alîl hepsi de kansın.
Ey nur gülü, nur çehreni öpsem dudağından,
Kalb bahçesinin kalbine diksem budağından.
Her dem kokarak hem o güzel râyihasından
Çıksam yine ben âlem-i fâni tasasından.
Nur güllerin açsın, yine miskler gibi tütsün,
Sînemde bu can bülbülü tevhid ile ötsün.
Sensin bize bir neş’e veren ol gül-ü hâlis,
Sensin bize hem cümleden âlâ, dahi muhlis.
Ey nur-u Risaletten gelen bir burhan-ı Kur’ân!
Ey sırr-ı Furkan’dan çıkan hüccet-i iman!
Sendin bize matlub, yine sendin bize mev’ud,
Sayende bugün herkes olur zinde ve mes’ud.
Her an seni bekler ve sayıklardı bu dünya,
Hak kendini gösterdi, bugün bitti o rüya.
Bin üç yüz senedir toprağa dönmüş nice milyar
Mü’min ve muvahhid seni gözlerdi hep ey yâr!
Her hepsi de senden yana söylerdi kelâmı
Her hepsi de her an sana eylerdi selâmı.
Nur çehreni açsan, atarak perdeyi yüzden
Söyler bana ruhum yine 1 مَا ازْدَدْتُ يَقِينًا
Vallah, ezelden bunu ben eyledim ezber:
Risalei’n-Nurdur vallah o son müceddid-i ekber.
Öksüz ve yetim, dul ve alîl hepsi de kansın.
Ey nur gülü, nur çehreni öpsem dudağından,
Kalb bahçesinin kalbine diksem budağından.
Her dem kokarak hem o güzel râyihasından
Çıksam yine ben âlem-i fâni tasasından.
Nur güllerin açsın, yine miskler gibi tütsün,
Sînemde bu can bülbülü tevhid ile ötsün.
Sensin bize bir neş’e veren ol gül-ü hâlis,
Sensin bize hem cümleden âlâ, dahi muhlis.
Ey nur-u Risaletten gelen bir burhan-ı Kur’ân!
Ey sırr-ı Furkan’dan çıkan hüccet-i iman!
Sendin bize matlub, yine sendin bize mev’ud,
Sayende bugün herkes olur zinde ve mes’ud.
Her an seni bekler ve sayıklardı bu dünya,
Hak kendini gösterdi, bugün bitti o rüya.
Bin üç yüz senedir toprağa dönmüş nice milyar
Mü’min ve muvahhid seni gözlerdi hep ey yâr!
Her hepsi de senden yana söylerdi kelâmı
Her hepsi de her an sana eylerdi selâmı.
Nur çehreni açsan, atarak perdeyi yüzden
Söyler bana ruhum yine 1 مَا ازْدَدْتُ يَقِينًا
Vallah, ezelden bunu ben eyledim ezber:
Risalei’n-Nurdur vallah o son müceddid-i ekber.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : (Gayb perdesi açılsa) yakînim (şüphesizliğim) artmayacaktır. [Hz. Ali (r.a.)]
Önceki Risale: Sekizinci Lem'a
Lügatler :
âlâ : üstün, kıymetli
âlem-i fâni : gelip geçici dünya
alîl : hasta, hastalıklı
burhan-ı Kur’ân : Kur’ân delili
cümle : herkes
dem : ân, vakit
ezel : başlangıcı olmayan sonsuzluk
gül-ü hâlis : saf ve temiz gül
hüccet-i iman : güçlü ve sarsılmaz iman delili
kelâm : ifade, söz
matlub : istek, arzu
mes’ud : mutlu
mev’ud : vaad edilmiş, söz verilmiş
muhlis : samimi, ihlâslı; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözeten
muvahhid : Cenâb-ı Allah’ın varlığına ve birliğine inanan
mü’min : iman eden, Allah’a ve Onun gönderdiği şeylere inanan
müceddid-i ekber : en büyük müceddid, en büyük yenileyen, yenileyici
nur-u Risalet : Peygamberlik nuru
ol : Osmanlıca’da üçüncü tekil şahıs olan “o” kelimesini ifade eder
râyiha : güzel ve hoş koku
sırr-ı Furkan : Kur’ân’ın sırrı
sîne : göğüs, kalb
tevhid : birleme; her şeyin bir olan Allah’a ait olduğunu gösteren inanç
âlem-i fâni : gelip geçici dünya
alîl : hasta, hastalıklı
burhan-ı Kur’ân : Kur’ân delili
cümle : herkes
dem : ân, vakit
ezel : başlangıcı olmayan sonsuzluk
gül-ü hâlis : saf ve temiz gül
hüccet-i iman : güçlü ve sarsılmaz iman delili
kelâm : ifade, söz
matlub : istek, arzu
mes’ud : mutlu
mev’ud : vaad edilmiş, söz verilmiş
muhlis : samimi, ihlâslı; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözeten
muvahhid : Cenâb-ı Allah’ın varlığına ve birliğine inanan
mü’min : iman eden, Allah’a ve Onun gönderdiği şeylere inanan
müceddid-i ekber : en büyük müceddid, en büyük yenileyen, yenileyici
nur-u Risalet : Peygamberlik nuru
ol : Osmanlıca’da üçüncü tekil şahıs olan “o” kelimesini ifade eder
râyiha : güzel ve hoş koku
sırr-ı Furkan : Kur’ân’ın sırrı
sîne : göğüs, kalb
tevhid : birleme; her şeyin bir olan Allah’a ait olduğunu gösteren inanç
