Bu hâdise ise: Risale-i Nur Müellifinin Isparta’ya teşrifini müteakip, bir asır içinde bir veya iki defa vukua gelen, bu yaz mevsimindeki yağmurun kesretli yağması olmuştur. Pek harika bir surette yağan bu yağmur Isparta’nın her tarafını tamamen iska etmiş; nebatata yeniden hayat bahşedilmiş; bağlar, bahçeler başka bir letâfet kesbetmiş; ekserisi hemen hemen ziraatle iştigal eden halkın yüzleri, Risale-i Nur’un nâil olduğu inâyetten ve bereketinden olan bu yağmurdan istifade ederek gülmüş, ruhları inbisat etmişti. Cenâb-ı Hak, kemâl-i rahmetiyle, bu yaz mevsiminin bu şiddetli ve hararetli vaziyetini, baharın en letâfetli, en şirin ve en hoş vaziyetine tebdil etti. Güya Risale-i Nur, yüz on dokuz parçasıyla, müellifi olan Üstadımıza bir taraftan hoşâmedî etmek ve mahzun olan kalbine tesellî vermek ve gamnâk ruhunu tatyib etmek; ve diğer taraftan da, sekiz seneden beri yaşadığı Barla’yı unutturmak ve o muhteşem çınar ağacını ve dostlarını ve alâkadar olduğu şeylerden gelen firak hüznünü hatırlatmamak için, Cenâb-ı Haktan yüz on dokuz risalenin eliyle, yüz on dokuz bin kelimeleri diliyle dua etti, yağmur istedi. Cenâb-ı Hak, öyle bereketli bir yağmur ihsan etti ki, bir misli doksan üç tarihinde yağdığını ihtiyarlarımızdan işitiyoruz ki, bu tarih, Üstadımızın tarih-i velâdetine tesadüf etmekle beraber, bu umumî hâdise-i rahmet olan kesretli yağmur, hususî bir surette Risale-i Nur’a baktığına bir delili de şudur ki:

Risale-i Nur’un neşrine vasıta olan Üstadımız geldiği gün, Isparta’yı gayet hararetli ve yağmursuzluktan toz-toprak içinde görmüş. Barla gibi bir yayladan gelip böyle bir yerde dayanamayacağım, diye telâş ediyordu. Üçüncü ve dördüncü günü bahçeleri kısmen gezdiği vakit, sebze ve ot ve çiçeklerin susuzluktan buruştuklarını görerek gayet müteessirane su istiyor, yağmur talep ediyordu. Arkadaşımız olan Bekir Beyden, değirmenleri çeviren suyu göstererek “Isparta’nın suyu bu kadar mıdır?” diye sormuştu. Bekir Bey cevap verdi: “Gölcüğün suyu kesilmiş, gelmiyor. Isparta’nın dörtte birini sulayan bu sudan başka yoktur” dedi.

Üstadımızın Isparta’da çok talebesi bulunduğundan, ruhen yağmurun gelmesini istiyordu. Aynı günde öyle bir yağmur geldi ki, elli seneden beri Isparta böyle bir hâdiseyi görmemiş.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Takdim / Sonraki Risale: Yirmi Yedinci Mektuptan Mühim Parçalar
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâkadar : alakalı, ilgili
bahşetme : verme
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve yücelik sahibi Allah
ekseri : çoğunlukla
firak : ayrılık
gamnâk : gamlı, kederli
hâdise-i rahmet : İlâhî şefkat, merhametin göründüğü yağmur olayı
hararetli : sıcak
hoşâmedî etme : karşılama, hoş geldin deme
hususî : özel
ihsan etme : bağışlama
inâyet : yardım
inbisat etme : genişleme
iska : sulama
iştigal eden : meşgul olan, ilgilenen
kemâl-i rahmet : mükemmel ve kusursuz şefkat
kesb etme : kazanma
kesret : çok
letâfet : hoşluk, güzellik
menfaat : fayda
misil : benzer
muhteşem : ihtişamlı, görkemli
müellif : yazar
müteakip : sonrasında
müteessirane : üzüntülü bir halde
nail olma : erişme
nebatat : bitkiler
neşir : yayma
rahmet : İlâhî şefkat ve merhamet
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
ruhen : ruh açısından, mânevî olarak
suret : biçim, şekil
tarih-i velâdet : doğum tarihi
tatyip etme : hoş etme, hoşnut etme
tebdil etme : değiştirme
teşrif : şereflendirme; gelme
umumî : genel
vâkıa : meydana gelmiş olay
vasıta : aracı
vukua gelen : meydana gelen
Yükleniyor...