Şeyh-i Geylânî’nin, fıkrasıyla kerametkârane verdiği haber-i gaybînin tetimmesidir.

1 اَنَا لِمُرِيدِى fıkrasında 2 مُرِيدِى “Molla Said” kelimesine tam tevafuk ediyor. Yalnız bir elif fark var. Elif ise, kaide-i sarfiyece “elfün” okunur. Elfün ise, bindir. Demek bin iki yüz doksan dörtte dünyaya gelecek bir müridi, bu “müridi” lâfzında muraddır. Çünkü 3 لِمُرِيدِى'de lâm sayılsa iki yüz doksan dört eder ki, bir tek fark ile Said’in tarih-i velâdetine tevafuk eder. Esas Arabî sayılsa fark yoktur. Lâm’sız مُرِيدِى ise iki yüz altmış dört eder. “Molla Said” dahi iki yüz altmış beş eder. “Molla”daki elif bine işaret olduğu için mütebakisi iki yüz altmış dört kalır.

Elhasıl: Şu zamanda dellâl-ı Kur’ân ve hâdim-i Furkan olan o adamın iki ismi ve iki lâkabı var. “Elkürdî” lâkabı ile “Molla Said” ismi, اَنَا لِمُرِيدِى fıkrasında zâhir görünüyor. “Nursî” lakabıyla “Bediüzzaman Said” ismi 4 كُنْ قَادِرِىَّ الْوَقْتِ fıkrasında âşikâr görünüyor. Hattâ hizmet-i Kur’âniyede en mühim bir arkadaşı ve hâlis bir talebesi olan Hulusi Beye 5 ِللّٰهِ مُخْلِصًا تَعِيشُ سَعِيدًا صَادِقًا بِمَحَبَّتِى fıkrasında işaret olduğu gibi, diğer bir kısım talebelerine işaretler var.
Risale-i Nur talebeleri namına
Rüşdü, Hüsrev

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Ben müridime…
2 : Müridim.
3 : Müridime.
4 : Vaktin Abdülkadir’i ol.
5 : Muhabbetimde sadık olduğundan ve ihlâsa çalıştığından, geçiminde dahi ismin gibi mes’ud olasın.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Arabî : Arapça
âşikâr : açıkça
dellâl-ı Kur’ân : Kur'ân-ı Kerimdeki hakikatleri insanlara duyuran
elfün : “bin”
elhasıl : özet olarak
elif : Arap alfabesinin ilk harfi
el-Kürdî : "Kürt milletinden olan" mânâsında bir lâkab
fıkra : ifade, cümle
haber-i gaybî : gayba, geleceğe dair verilen haber
hâdim-i Furkan : hak ile batılı birbirinden ayıran Kur'ân-ı Kerimin hizmetkârı
hâlis : samimi, ihlâslı
hizmet-i Kur’âniye : Kur’ân'daki hakikatleri insanlara ulaştırma ve yayma hizmeti
kaide-i sarfiye : Arapça gramerinde yer alan bir kural
kerametkârane : kerametli bir şekilde; Allah’ın bir ikramı olarak, Onun sevgili kullarında görünen olağanüstü hal şeklinde
lâfız : ifade, kelime
lâm : Arap alfabesinde bir harf
murad : istenen, kastedilen
mühim : önemli
mürid : Allah’ın rızâsına kavuşmayı isteyen, bir mürşidin talebesi
mütebaki : geride kalan kısım
talebe : öğrenci
tarih-i velâdet : doğum tarihi
tetimme : tamamlayıcı bölüm, ek
tevafuk etme : uygun düşme
zâhir : açıkta olan, rahatlıkla görülebilen
Yükleniyor...