Said kendi söylüyor: Hazret-i Şeyh-i Geylânî, hizmet-i Kur’âniyeye nazar-ı dikkati celb etmek ve o hizmet-i Kur’âniye, âhirzamanda dağ gibi büyük bir hâdise olduğuna işaret için, kerametkârane şu hizmette istidat ve liyakatimin pek fevkinde bulunması ve fedakâr, çalışkan kardeşlerimle çalıştığımıza fazilet noktasından değil, belki sebkatiyet noktasından ismimi bir derece göstermesi beni epey zamandır düşündürüyordu. Acaba bunun izharında mânevî bir zarar bana terettüp eder, bir gurur, bir hodfuruşluk getirir diye sekiz-on senedir tevakkuf ettim. Bugünlerde izhara bir ihtar hissettim.

Hem kalbime geldi ki: Hazret-i Şeyh bana bir pâye vermedi. Belki Said isminde bir müridim mühim bir hizmette bulunacak, fitne ve belâlardan izn-i İlâhî ile ve Şeyhin duasıyla ve himmetiyle mahfuz kalacak.

Hem uzak yerde taşlar görünmez, dağlar görünür. Demek, sekiz yüz sene bir mesafede görünen, hizmet-i Kur’âniyenin şâhikasıdır; yoksa Said gibi karıncalar değil. Madem bu keramet-i Gavsiyeyi ilân ve izharından, Kur’ân şakirtlerinin ve hizmetkârlarının şevki artıyor; elbette arkalarında Şeyh-i Geylânî gibi kahramanlar kahramanı zâtlar himmet ve dualarıyla ve izn-i İlâhî ile himaye ettiklerini bilseler, şevk ve gayretleri daha artar.

Elhasıl: Bunu, kardeşlerimi fazla şevke ve ziyade gayrete getirmek için izhar ettim. Eğer kusur etmişsem, Cenâb-ı Hak affetsin.
اِنَّمَا اْلاَعْمَالُ بِالنِّيَاتِ1
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Ameller niyetlere göredir.” Buharî, Bed’ü’l-Vahy: 1, Îmân: 41, Nikâh: 5, Talâk: 11, Menâkıbu’l-Ensâr: 45, Itk: 6, Eymân: 33, Hıyel: 1; Müslim, İmâre: 155; Ebu Davud, Talâk: 11; Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd: 16; Nesâî, Tahâra: 59, Talâk: 24, Eymân: 19; İbn-i Mâce, Zühd: 26; Müsned, 1:25, 43.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhir : son
âhirzaman : dünya hayatının kıyamete yakın son devresi
beyit : iki satırlık manzume
celb etmek : çekmek
elhasıl : özet olarak
fazilet : güzel ahlâk, mânevî değer, erdem
fevkinde : üzerinde
fıkra : bölüm, cümle
fitne : ahlâkta ve toplum düzeninde azgınlık ve bozgunculuğun çıkması
hâli : uzak
himmet : manevî yardım
hizmet-i Kur’âniye : Kur’ân'daki hakikatleri insanlara ulaştırma ve yayma hizmeti
hodfuruşluk : kendini beğendirmeye çalışma
ihtar : hatırlatma, uyarma
istidat : kabiliyet
izhar : açığa çıkarma, gösterme
izn-i İlâhî : Allah’ın izni
keramet-i Gavsiye : Abdülkadir-i Geylânî’nin kerameti
kerametkârane : kerametli bir şekilde; Allah’ın bir ikramı olarak, Onun sevgili kullarında görünen olağanüstü hal şeklinde
liyakat : lâyık olma
mahfuz kalma : koruma altında bulunma
mübeyyiz : müsveddeyi temize çeken
mürid : Allah’ın rızâsına kavuşmayı isteyen, bir mürşidin talebesi
müsevvid : müsvedde yapan, ilk nüshaları yazan
nazar-ı dikkat : dikkatli bakış açısı
pâye : pay, hisse
sebkatiyet : daha önceden olma
şâhika : zirve
şakirt : talebe, öğrenci
terettüp etme : sonuç olarak ortaya çıkma, neticelenme
tevakkuf etme : duraklama
Yükleniyor...