Keramet-i Gaybiye-i Gavsiyenin işârâtını teyid eden üç remiz

Birinci remiz: 1 اَنَا لِمُرِيدِى حَافِظًا ilm-i cifir itibarıyla, makam-ı ebcedî hesabıyla, bin üç yüz otuz altıyı gösterir. Demek Hazret-i Gavs, “Bu tarihte, istikbalde gelecek müridini emr-i İlâhî ile muhafaza edecek” diyor. Evet, bu biçare Said dahi diyor: Nev-i beşere gelen en büyük bir musibet, Harb-i Umumî hengâmında, çok tehlikelere mâruz kaldım. Hazret-i Gavs’ın gösterdiği Arabî tarihte veya az evvel harika bir surette kurtuldum. Hattâ bir defa, bir dakikada üç gülle öldürecek yere mukabil bana isabet ettiği halde tesir etmediler. Bitlis’in sukutunda, bir miktar talebelerimle Rus askerlerinin bir taburu içine düştük. Bizi sardılar, her tarafta el ele ateş edildi. Dört tanesi müstesna, bütün arkadaşlarım şehid olduktan sonra, taburun dört sıralarını yardık; yine onların içinde bir yere girdik. Onlar, üstümüzde, etrafımızda sesimizi, öksürüğümüzü işittikleri halde bizi görmüyordular. Otuz saat, o halde çamur içinde, ben yaralı iken hıfz-ı İlâhî ile istirahat-i kalb içinde muhafaza edildim.

Bunun gibi müteaddit tehlikede Hazret-i Gavs’ın gösterdiği tarih-i Arabî itibarıyla, hakikaten bir hıfz-ı İlâhî içinde bulunduğumu hissediyordum. Demek Cenâb-ı Hak o kudsî üstadımı, bir melâike-i sıyanet gibi bana muhafız kılmış. İşte bu اَنَا لِمُرِيدِى حَافِظًا fıkrası, bu fakirin mühim sergüzeştlerine işaret ettiği gibi, bu fakirin etrafında hizmet-i Kur’âniye işinde toplanan arkadaşlarımdan dokuz talebesini حَافِظْ ismi ile işaret ediyor. 2 وَاَحْرُسُهُ فِى كُلِّ شَرٍّ وَفِتْنَةٍ fıkrasında iki hüküm var. Biri şerden, diğeri fitnedendir. Demek ikincisi 3 وَاَحْرُسُهُ فِى كُلِّ فِتْنَةٍ ve bu cümle 4 كُلِّ şedde sayılmazsa bin üç yüz kırk dört eder. Evet, bu tarihten şimdiye kadar çok fitne-i mühimmeden bir himayet-i gaybî ile mahfuz kaldığımı 5 تَحْدِيثًا لِلنِّعْمَةِ ilân ediyorum.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Allah’ın izniyle ve havl-i kuvvetiyle müridimin muhafızıyım.
2 : O fitne ve belâ asrının her şer ve fitnesinden, Allah’ın izniyle ve havl-i kuvvetiyle onun muhafızıyım.
3 : O fitne ve belâ asrının her şer ve fitnesinden, Allah’ın izniyle onu korurum.
4 : Her (türlü).
5 : Mazhar ettiği nimete karşı Cenâb-ı Hakka şükrü eda etmek için…
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Arabî tarih/tarih-i Arabî : Arap takvimine göre belirlenen tarih
biçare : çaresiz
emr-i İlâhî : Allah’ın emri
evvel : önce
fıkra : ifade, cümle
bilâd : beldeler, ülkeler
daire-i arz : yeryüzü dairesi
enva-ı mehâlik : çok çeşitli tehlikeler
esaret : esirlik
esareten : esir olarak
esaret-i şarkiye : doğu bölgelerindeki esirlik dönemi; Üstad Bediüzzaman'ın Rusya’da bulunan Kosturma'daki esirlik dönemi
fıkra : ifade, cümle
firar etme : esir tutulan yerden kaçma
fitne-i mühimme : ahlâkta ve toplum düzeninde büyük çaplı azgınlık ve bozgunculuğun çıkması
garb : batı
hakikî tâbir : gerçek yorum
himayet-i gaybî : gaybî olarak koruma altında bulundurma
istigase : yardım dileme
izn-i İlâhî : Allah’ın izni
mahfuz kalma : koruma altında bulunma
medet görme : yardım ve destek bulma
muhafaza-i gaybiye : gaybî olarak koruma
mürid : Allah’ın rızâsına kavuşmayı isteyen, bir mürşidin talebesi
nefyolma : sürgün olarak farklı bir beldeye gönderilme
remiz : gizli ve ince işaret
Rumî tarih : Rûmî takvime göre belirlenen tarih
seyr ü seyahat etme : gezip dolaşma
seyr-i bilâd-ı kesîre : çok sayıdaki beldeleri gezme ve dolaşma
şark : doğu
şedde : Arapça’da, üzerinde bulunduğu harfi iki defa okutan işaret
şimal-i şark : kuzeydoğu
tarih-i Arabî : Arap takvimine göre belirlenen tarih
tarik : yol
zaman-ı esaret : esirlik zamanı
fitne : ahlâkta ve toplum düzeninde azgınlık ve bozgunculuğun çıkması
gülle : top mermisi
hengâmında : sırasında
hıfz-ı İlâhî : Allah’ın koruması, himayesi
hizmet-i Kur’âniye : Kur’ân'daki hakikatleri insanlara ulaştırma ve yayma hizmeti
istikbal : gelecek zaman
istirahat-i kalb : kalp rahatlığı
işârât : işaretler
Keramet-i Gaybiye-i Gavsiye : Şeyh Abdülkadir-i Geylânî'nin geleceğe dair keramet şeklinde haber vermesi ve bu haberin gerçekleşmesi
kudsî üstad : kutsal, kutsal kaynaktan güç ve ilim alan üstad
makam-ı ebcedî : bir şeyin ebced hesabına göre konumu
mâruz kalma : uğrama, tesirinde kalma
melâike-i sıyanet : koruyucu melekler
muhafız kılma : koruma altına alma
mukabil : karşılık
mürid : Allah’ın rızâsına kavuşmayı isteyen, bir mürşidin talebesi
müstesna : istisna olan
müteaddit : çok sayıda, çeşitli
nev-i beşer : insanlık
remiz : gizli ve ince işaret
sergüzeşt : bir kişinin geçmiş hayatı
sukut : düşme, bir yerin düşman askerlerinin eline geçmesi
suret : şekil, tarz
tabur : dört bölükten meydana gelen askerî birlik
teyid etme : destekleme
Yükleniyor...