Hem o istikametin bir hususiyeti var ki, tarihiyle işaret ediyor. Halbuki, o asırda şahsen istikamette mümtaz bir hususiyet kesb etmek çok uzaktır. Demek, şahsî istikamet değil. Öyleyse, o adamın teşebbüsüyle neşredilen esrar-ı Kur’âniye, o asırda istikamette imtiyaz kesb edecek. O adam şahsen gayr-ı müstakim olduğu halde, müstakimler içine ithali, o imtiyaza remzeder. Madem hakikat budur, ben kat’î bir surette itiraf ediyorum ki, hayatım istikametsiz gitmiş, kalbim sakametten kurtulmamış, o kudsî emrin imtisalinden belki yüz derece uzağım. Fakat 1 وَاَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ sırrıyla o nimete bir şükür olarak derim ki: O bin üç yüz iki tarihi ise -Arabî tarih itibariyle olsa- Kur’ân okumaya başladığım aynı tarihe tevafuk eder. Ve -Rumî tarihi hesabıyla- ilme başladığım tarihe tevafuk eder. Öyleyse, o ima edilen ferd olabiliriz. Halbuki şahsen bütün hayatı sakim ve istikametsiz olan bir ferde istikametle imâ edilse ve gayr-ı müstakim iken müstakimler içine ithal edilse, elbette o ferdin mazhar olacağı âsârın istikametine imâdır. Ve o âsârın istikameti, o tarihte başlayıp dalalet yolları ve zulümat tarikleri içinde sırat-ı müstakîmi gösterecek, 2 اِسْتَقِمْ كَمَا اُمِرْتَ emrini imtisal edecek demektir. Evet, lillâhilhamd Risale-i Nur eczaları Kur’ân’ın bu mu’cizane imâ-i gaybîsini bilfiil göstermiş, meydandadır.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Rabbinin nimetini de yâd et.” Duhâ Sûresi, 93:11.
2 : “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” Hûd Sûresi, 11:112.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Arabî tarih : Arap takvimine göre belirlenen tarih
âsâr : eserler
bilfiil : fiilî olarak, doğrudan doğruya
cihet : yön
dalâlet : hak yoldan ayrılma, sapkınlık
efrad : fertler, bireyler
emr-i has : özel emir
esrar-ı Kur’âniye : Kur'ân-ı Kerimdeki gizli sırlar
gayr-ı müstakim : doğru yolda olmayan
hadsiz : sayısız
hitab-ı âmm : genel sesleniş
hususiyet : özellik
iktibas etme : alıntı yapma
ima etme : bir meseleyi dolaylı olarak ifade etme
ima-i gaybî : gaybî yoldan dolaylı olarak bir olaya işaret etme
imtisal : sıkı sıkı sarılma, yerine getirme
imtiyaz : ayırıcalık
istikamet : dosdoğru olma
ithal : bir şeyin içine katma
kat’î : kesin
kesb etme : kazanma
kudsî : kutsal
lillâhilhamd : bütün hamdler, övgüler Allah’a mahsustur
makam-ı ebcedî : bir şeyin ebced hesabına göre konumu
mazhar olma : ayna olma, bir nimete erişme
mu’cizane : mu’cizeli bir şekilde
mümtaz : seçkin
müstakim : istikametli, dosdoğru
neşretme : yayma
remzetme : gizli ve ince işarette bulunma
Risale-i Nur eczaları : Risale-i Nur'un parçaları, bölümleri
sakamet : hastalık
sakim : bozuk, yanlış
sırat-ı müstakîm : insanları doğru hedefe götüren yol, dosdoğru yol
suret : şekil, tarz
tarik : yol
tevafuk : uygunluk, denk gelme
zulümat : karanlıklar, dinsizlik, küfür
Yükleniyor...