Bu Üçüncü güzde: Bizi ikaz ettiği musibet başımıza geldiği ve hapse düştüğümüz ve bütün ruhumla ünsiyet ettiğim arkadaşlarımın müfarakat zamanında yine 1 فَيَا حاَمِلَ اْلاِسْمِ الَّذِى جَلَّ قَدْرُهُ diye kerametkârâne bize teselli ve korkumuzu izale eder bir tarzda beyanatı görüldü.

Latif tevafuktandır ki, üç güz mevsiminde aynı zamanda Sekizinci ve On Sekizinci ve Yirmi Sekizinci Lem’alarda bu üç keramat-ı azîmeye dair olduğundan ihtiyarımız olmadan onar fasıla ile; sekiz, on sekiz, yirmi sekize tevafuk ediyor. Bu altı satırda yedi defa Hz. İmam-ı Ali’nin (r.a.)
2 لاَ تَخْشَ diyerek bin üç yüz otuz yediden (1337) sonraki senelere, korkulu seneler olduğundan en ziyade Kur’ân hesabına perişaniyet ve havfa düşmüş olanlara teselli ve teşci’ etmesi bu umumi hitapta herbir seneye bir لاَ تَخْشَ kelimesiyle bakıp kırk ikiye ve daha sonrasına kadar.

Risale-i Nur’un mebde-i intişarı ve telifi ve bu fakir arkadaşlarımla beraber zamanın en dehşetli darbesine maruz olduğumuzdan bu umumi hitapta bize hususi baktığına kuvvetli bir emaredir. Eğer لاَ تَخْشَ mânâsında bulunan 3 لاَ تَخَفْ، لاَ تَهْرَبْ، وَخَاصِمْ مَنْ تَشَاۤءُ gibi dört-beş kelime daha ilave olsa bizim ve Risale-i Nur’un intişariyle beraber en korkulu bir zamanda olduğumuzdan yine sair emaratın işârâtıyla bu fıkralar umumi hitap içinde hususi bir surette Risale-i Nur şakirtlerine bakar.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Ey kadri yüce olan ismin taşıyıcısı!
2 : Korkma!
3 : Korkma, ve (sözlerini söylemekten) kaçma! Dilediğinle mücadele et!
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

beyanat : açıklamalar
emarat : işaretler, belirtiler
emare : işaret, belirti
fasıla : ara, aralık
fıkra : bölüm, kısım, kısa yazı
hafid : torun
havf : korku
hitap : seslenme, sesleniş
ihtiyar : irade, kasıt
intişar : yayılma
İsm-i Âzam : Cenab-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı
işârât : işaretler
izale etmek : gidermek, ortadan kaldırmak
keramat-ı azîme : büyük kerametler
kerametkârâne : keramet göstererek
kudsî : kutsal, yüce
lâtif tevafuk : ince mânâlar içeren hoş, güzel uygunluk
maruz olmak : uğramak, tesirinde kalmak
me’yusiyet : ümitsizlik
mebde-i intişar : yayılma başlangıcı
müfarakat : ayrılık
tabir : ifade
tahaffuz : korunma
telifi : yazılması
teşci’ etmek : cesaret vermek, teşvik etmek
tevafuk : ince sır ve mânâları gösteren uygunluk
umumi : umuma ait, genel
ünsiyet etmek : alışmak, dostluk kurmak
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...