Aziz Kardeşlerim! Sizinle pekçok alâkadar ve görüşmeye çok müştakım ve vaziyetinizi bu soğuk kışta merak eder, hayalen sizin ile görüşürken bir-iki nokta hatıra geldi, beyan ediyorum.

Birincisi: On Dokuzuncu Sözün âhirinde Kur’ân’daki tekrarın ekser hikmetleri, Risale-i Nur’da dahi cereyan eder. Bilhassa ikinci hikmeti tam tamına vardır. O hikmet şudur ki: Herkes Kur’ân’a muhtaçtır. Fakat herkes, her vakit bütün Kur’ân’ı okumaya muktedir olamaz. Fakat bir sûreye galiben muktedir olur. Onun için en mühim makasıd-ı Kur’âniye ekserî uzun sûrelerde derc edilerek, herbir sûre bir Kur’ân hükmüne geçmiş. Demek, hiç kimseyi mahrum etmemek için haşir ve tevhid ve kıssa-i Mûsâ (a.s.) gibi bazı maksatlar tekrar edilmiş.

Aynen bu ehemmiyetli hikmet içindir ki, bazı defa haberim olmadan, ihtiyarım ve rızam olmadığı halde, ince hakaik-i imaniye ve kuvvetli hüccetleri müteaddit risalelerde tekrar edilmiş. Ben çok hayret ediyordum. Neden bunlar bana unutturulmuş, tekrar yazdırılmış? Sonra kat’î bir surette bildim ki: Herkes bu zamanda Risale-i Nur’a muhtaçtır. Fakat umumunu elde edemez. Etse de tam okuyamaz. Fakat küçük bir Risale-i Nur hükmüne geçmiş bir risale-i câmiayı elde edebilir. Ve ekser vakitlerde muhtaç olduğu meseleleri ondan okuyabilir ve gıda gibi her zaman ihtiyaç tekerrür ettiği gibi, o da mütalâasını tekrar eder.

İkinci nokta: Âyetü’l-Kübrâ’dan çıkan “Vird-i Ekber” namındaki Arabî risaleciğin âhirinde, Risale-i Münâcâtın başındaki âyetin tefsiri diye Arabî kısımları ilâve edilse, beraber okunsa iyidir. Biz de nüshamızda yazdık.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhir : son
alâkadar : alâkalı, ilgili
Arabî risalecik : Arapça yazılan kitapçık
Arabî : Arapça
Âyetü’l-Kübrâ : en büyük delil anlamına gelen Risale-i Nur’da bir bölüm; Yedinci Şua
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
beyan etmek : açıklamak
bilhassa : özellikle
cereyan etme : oluşma, meydana gelme
derc edilme : yerleştirilme
ehemmiyetli : önemli
ekser : pek çok, en çok
galiben : çoğunlukla
hakaik-i imaniye : iman hakikatleri, esasları
haşir : insanın öldükten sonra, âhirette yeniden diriltilip Allah’ın huzurunda toplanması ve hesaba çekilmesi
hikmet : sebep, sır, gaye
hüccet : kuvvetli, sarsılmaz delil
ihtiyar : irade, dileme, seçim gücü
kâinat : evren, bütün yaratılmışlar
kat’î : kesin
kavî : kuvvetli, sağlam
kıssa-i Mûsâ : Hz. Mûsâ’nın kıssası
makàsıd-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın maksatları ve gayeleri
muktedir : gücü yeten, yapabilen
müştak : arzulu, çok istekli
mütalâa : dikkatle okuma, inceleme
müteaddit : bir çok, çeşitli
nam : ad
nüsha : kopya
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un bölümleri
risale-i câmia : kapsamlı risale, kitapçık
Risale-i Münâcât : Münâcât Risalesi; Üçüncü Şuâ
sıddık : çok doğru ve sadık
suret : biçim, şekil
tefsir : yorum, açıklama
tekerrür etme : tekrarlanma
tevhid : birleme, her şeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve buna inanma
umum : bütün, hepsi
Vird-i Ekber : en büyük vird, dua; Yirmi Dokuzuncu Lem’a
Yükleniyor...