Hulusi Beyin bir fıkrasıdır.

Aziz Üstadım; On Dokuzuncu Mektubu bir mecliste ve bir Cuma gecesi okumak niyetiyle üzerime almıştım. Şiddetli yağmurlu bir gece idi. O mecliste okumak üzere elimi cebime koydum, o mübarek eser yerinde olmadığını hayretle gördüm. Eseri koyduğum cep yırtık ve delik olmadığı gibi, ben de başka hiçbir yerde durmadığıma göre bu hale hayret etmemek kabil mi? O geceyi uykusuz geçirdim, müteessir oldum.

Hazret-i Gavstan bu mübarek eseri istedim. Lillâhilhamd, ertesi günü, bu eseri dinlemekle namaza başlamış olan bir muallim vasıtasıyla bulundu. Şakır şakır yağmur altında ve çamur içinde bu mübarek eser bulunsa bile artık okunmayacak derecede olacağını tahmin edersiniz, değil mi?

Şâyân-ı hayret ve cây-ı dikkat ve medâr-ı ibrettir ki, en ufak bir leke bile olmamıştır. Hâfız-ı Hakikî, o mübarek eseri, ona mânen ve cidden bağlı olanlar gibi muhafaza buyurmuş. Hafîz ve Alîm ve Hakîm isimlerinin zâhir bir tecellisi böylece lemean etmiş oldu.
Hulusi
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Alîm : her şeyi hakkıyla bilen, ilmi her şeyi kuşatan, sonsuz ilim sahibi Allah
cây-ı dikkat : dikkat çekici, ilginç
daire-i nuriye : nur dairesi
daire-i siyasiye : siyaset dairesi
fıkra : belli bir düşünceyi anlatmak üzere kaleme alınan yazı; makâle
gaybî : bilinmeyen, görünmeyen
Hâfız-ı Hakikî : her şeyin gerçek koruyucusu, bütün özellikleriyle kaydedip muhafaza edicisi olan Allah
Hafîz : her şeyi koruyan, bütün özellikleriyle kaydedip muhafaza eden Allah
Hakîm : her şeyi hikmetle belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan Allah
ilhamî : Allah tarafından insan kalbine mânâ gönderilerek
istihrac : birşeyden bir mânâ veya işaret çıkarma
izale etme : giderme, ortadan kaldırma
lemean etme : parlama, parıldama
lillâhilhamd : ne kadar hamd ve şükür varsa ve olmuşsa, hepsi Allah’a aittir
mahrem : gizli
mânen : mânevî olarak
meclis : topluluk
medâr-ı ibret : ibret sebebi
muallim : öğretmen
müjde-i nuriye : nur müjdesi, nurlu müjde
Münazarat : tartışmalar; nefisle yapılan münâzarâ anlamına gelen Üstad Bediüzzaman’ın bir eseri
müteessir olma : üzülme
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
sırr-ı mahrem : gizli sır
Sünuhat : kalbe doğan mânâ ve hakikatler anlamına gelen Üstad Bediüzzaman’ın bir eseri
şâyân-ı hayret : hayret etmeye değer
tatbikat : uygulamalar
tecellî : belirme, görünme, yansıma
zâhir : açık, gözle görülür
Yükleniyor...