Küçük Hüsrev Feyzi’nin bir istihracıdır.
Otuz üçüncü âyetten Hafız Ali’nin istihracının bir zeyli ve lâhikasıdır.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
Sûre-i Zümer’de 1 اَفَمَنْ شَرَحَ اللهُ صَدْرَهُ لِـْلاِسْلاَمِ فَهُوَ عَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّهِ âyet-i azîmenin mânâ-yı sarihinden başka, bir mânâ-yı işârî tabakasının külliyetinde dahil bir ferdi Risale-i Nur ve tercümanı olduğuna kuvvetli bir delil buldum. 2 اَفَمَنْ شَرَحَ اللهُ صَدْرَهُ لِـْلاِسْلاَمِ فَهُوَ cümlesi, hesab-ı cifrî ve ebcedî ve riyazîyle bin üç yüz yirmi dokuz veya sekiz eder. Demek مَنْ külliyetinde ve فَهُوَ işaretinde dahil ve medâr-ı nazar bir ferdi, inşirah-ı sadır nuruyla başka bir hâlete girip eski sıkıntıdan kurtulup nuranî bir mesleğe giren bir şahıs, eski ve yeni Harb-i Umumînin gelmeye hazırlanmaları olan o dehşetli tarihe ve o ferdin vaziyetine remzen bakar. 3 فَهُوَ عَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّهِ'deki 4 نُورٍ مِنْ رَبِّهِ kelimesi, Risale-i Nur ismine ve mânâsına hem cifrî, hem sureti, hem mânâsı, tevafuk ettiği gibi, اَفَمَنْ شَرَحَ اللهُ صَدْرَهُ لِـْلاِسْلاَمِ فَهُوَ cümlesinin de makam-ı cifrîsi gösterdiği tarihte Risale-i Nur’un tercümanı olan Üstadımın HAŞİYE -tahkikatımla- aynen vaziyetine tevafuk ediyor.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “Allah kimin kalbini İslâma açmışsa, o kimse Rabbinden bir nur üzere değil midir?” Zümer Sûresi, 39:22.
2 : “Allah’ın, kalbini İslâma açtığı kimse (Rabbinden bir nur üzere) değil midir?” Zümer Sûresi, 39:22.
3 : “…O kimse Rabbinden bir nur üzeredir…” Zümer Sûresi, 39:22.
4 : “…Rabbinden bir nur…” Zümer Sûresi, 39:22.
HAŞİYE : Bu şerh-i sadırla münasebettar bir tevafuktur, Üstadımdan anladım. Yirmi beş senedir daima ve en mühim bir duası (1) اَللّٰهُمَّ اشْرَحْ صَدْرِى لِلاِيمَانِ وَاْلاِسْلاَمِ münâcâtı olmuş. (1) Allah’ım, göğsümü îmâna ve İslâma aç
2 : “Allah’ın, kalbini İslâma açtığı kimse (Rabbinden bir nur üzere) değil midir?” Zümer Sûresi, 39:22.
3 : “…O kimse Rabbinden bir nur üzeredir…” Zümer Sûresi, 39:22.
4 : “…Rabbinden bir nur…” Zümer Sûresi, 39:22.
HAŞİYE : Bu şerh-i sadırla münasebettar bir tevafuktur, Üstadımdan anladım. Yirmi beş senedir daima ve en mühim bir duası (1) اَللّٰهُمَّ اشْرَحْ صَدْرِى لِلاِيمَانِ وَاْلاِسْلاَمِ münâcâtı olmuş. (1) Allah’ım, göğsümü îmâna ve İslâma aç
Önceki Risale: Risale-i Nur'dan Parlak Fıkralar ve Bir Kısım Güzel Mektuplar / Sonraki Risale: Yirmi Sekizinci Lem'anın Birinci Meselesi



