Çünkü, o zamanda Harb-i Umumînin mebde’lerinde, Üstadım, eski âdetini ve sair ulûm-u felsefeyi ve ulûm-u âliye اٰلِيَه ve àliyeyi عَالِيَه bırakıp tam bir inşirah-ı sadırla Risale-i Nur’un fatihası ve birinci mertebesi olan İşârâtü’l-İ’câz tefsirine başlıyor, bütün himmetini, efkârını Kur’ân’a sarf etmeye başladığına tevafuku kavî bir emaredir ki, bu asırda o küllî mânâ-yı işârîde medâr-ı nazar bir ferdi, Risale-i Nur’un tercümanı ve şakirtlerinin şahs-ı mânevîsini temsil eden mümessilidir.

Evet, madem Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan her asırda her ferde hitap eder bir ilm-i muhit ve bir irade-i şâmileyle herşeye bakabilir.

Ve madem ulema-i İslâmın ittifakıyla, âyetlerin mânâ-yı sarîhinden başka işarî ve remzî ve zımnî müteaddit tabakalarında mânâları vardır.

Ve madem 1 يَاۤ اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُوا gibi hitaplarda, her asır gibi, bu asırdaki ehl-i iman, Asr-ı Saadetteki mü’minler gibi dahildir.

Ve madem İslâmiyet noktasında bu asır, gayet ehemmiyetli ve dehşetlidir. Kur’ân ve Hadis, ihbar-ı gaybîyle, ehl-i imanı onun fitnesinden sakınmak için şiddetli haber vermiş.

Ve madem hesab-ı cifrî ve ebcedî ve riyazî eskiden beri sağlam bir düsturdur ve kuvvetli bir emare olabilir.

Ve madem Risale-i Nur ve tercümanı ve şakirtleri iman ve Kur’ân hizmetinde parlak ve tesirli vazifeleri gayet ehemmiyet kesb etmiştir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Ey îmân edenler.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

asır : yüzyıl
Asr-ı Saadet : Peygamberimizin (a.s.m.) yaşadığı dönem, mutluluk asrı
dehşetli : korkunç, ürkütücü
düstur : kâide, kural
efkâr : fikirler, düşünceler
ehemmiyet : önem
ehl-i iman : Allah’a inananlar, mü’minler
emare : belirti, işaret
fâtiha : başlangıç, açılış kısmı
fitne : ahlâkta ve toplum düzeninde azgınlık ve bozgunculuk; baştan çıkarma
hadis : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış
hesab-ı cifrî ve ebcedî ve riyazî : cifir, ebced ve matematiksel hesap
himmet : çalışma, gayret gösterme
ihbar-ı gaybî : bilinmeyen gayb âleminden ve gelecekten haber verme
ilm-i muhit : herşeyi içine alan ilim
inşirah-ı sadır : gönül ferahlığı
irade-i şâmile : herşeyi kuşatan irade
işarî : işaret yoluyla
ittifak : birleşme, birlik
kavî : güçlü, kuvvetli
kesb : elde etme, kazanma
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan : açıklamalarıyla mu’cize olan, benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân
küllî : büyük ve kapsamlı
mânâ-yı işârî : işaret ile bildirilen mânâ
mânâ-yı sarîh : açık mânâ
mebde’ : başlangıç
medar-ı nazar : bakışları üzerinde toplayan
mü’min : iman eden, Allah’a ve Onun gönderdiği şeylere inanan
mümessil : temsilci
müteaddit : çeşitli
remzî : remizli, işarî olarak
sair : diğer, başka
şahs-ı mânevî : mânevî şahıs, belli bir ideal ve gaye etrafında bir araya gelen topluluğun oluşturduğu mânevî şahsiyet ve ortak kimlik
şakirt : talebe, öğrenci
tabaka : derece
tefsir : açıklama, yorum; Kur’ân-ı Kerimi mânâ bakımından açıklayan, yorumlayan kitap
temsil : birinin veya bir topluluğun adına davranma
ulema-i İslâm : İslâm âlimleri
ulûm-u âliye : yüksek ilimler; din ilimleri, dinden bahseden tefsir, kıraat, hadis, fıkıh, kelâm gibi ilimler
ulûm-u felsefe : felsefî ilimler
zımnî : gizli, örtülü
Yükleniyor...