Demek, derd-i maişet için namazını terk eden,1 o nefere benzer ki, talimi ve siperini bırakıp çarşıda dilencilik eder. Fakat namazını kıldıktan sonra Cenâb-ı Rezzâk-ı Kerîmin matbaha-i rahmetinden tayınatını aramak, başkalara bâr olmamak için kendisi bizzat gitmek güzeldir, mertliktir, o dahi bir ibadettir. Hem insan ibadet için halk olunduğunu, fıtratı ve cihazât-ı mâneviyesi gösteriyor. Zira hayat-ı dünyeviyesine lâzım olan amel ve iktidar cihetinde en ednâ bir serçe kuşuna yetişmez. Fakat hayat-ı mâneviye ve uhreviyesine lâzım olan ilim ve iftikar ile tazarru ve ibadet cihetinde hayvanâtın sultanı ve kumandanı hükmündedir.

Demek, ey nefsim, hayat-ı dünyeviyeyi gaye-i maksat yapsan ve ona daim çalışsan, en ednâ bir serçe kuşunun bir neferi hükmünde olursun. Eğer hayat-ı uhreviyeyi gaye-i maksat yapsan ve şu hayatı dahi ona vesile ve mezraa etsen ve ona göre çalışsan, o vakit hayvanâtın büyük bir kumandanı hükmünde ve şu dünyada Cenâb-ı Hakkın nazlı ve niyazdar bir abdi, mükerrem ve muhterem bir misafiri olursun. İşte sana iki yol 2 istediğini intihâp edebilirsin. Hidayet ve tevfiki Erhamü’r-Râhimînden iste.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. Tâhâ Sûresi, 20:132; Zâriyât Sûresi, 51:57-58.
2 : bk. Yûnus Sûresi, 10:108; Beled Sûresi, 90:10.
Önceki Risale: Dördüncü Söz / Sonraki Risale: Altıncı Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abd : kul
amel : iş, davranış
bâr : yük
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah
cihazat-ı mâneviye : mânevî donanım
cihet : yön
daim : devamlı
derd-i maişet : geçim derdi
ednâ : basit, küçük
Erhamü’r-Râhimîn : merhametlilerin en merhametlisi olan Allah
fıtrat : yaratılış
gaye-i maksat : asıl hedef, esas maksat
halk olunmak : yaratılmak
hayat-ı dünyeviye : dünya hayatı
hayat-ı mâneviye ve uhreviye : mânevî ve âhirete ait olan hayat
hayat-ı uhreviye : âhiret hayatı
hayvanât : hayvanlar
hidayet : doğru ve hak yol
ibadet : Allah’a kulluk
iftikâr : Allah’a karşı fakirliğini hissetme ve gösterme
iktidar : güç, kudret
intihap etmek : seçmek
matbaha-i rahmet : rahmet mutfağı
mezraa : tarla
muhterem : saygı duyulan
mükerrem : ikram olunan, hürmet edilen
nefer : fert
nefis : kişinin kendisi
niyazdar : dua eden, yalvaran
talim : eğitim
tayınat : erzak, yiyecekler
tazarru : dua, yakarış
tevfik : başarı, muvaffakiyet
Yükleniyor...