Evet, havada dalların intişarı ve meyve vermesi gibi, o sert taş ve topraktaki köklerin kemâl-i suhuletle intişar etmesi ve yeraltında yemiş vermesi, hem şiddet-i hararete karşı aylarca nâzik, yeşil yaprakların yaş kalması, tabiiyyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor, kör olası gözüne parmağını sokuyor ve diyor ki: En güvendiğin salâbet ve hararet dahi emir tahtında hareket ediyorlar ki, o ipek gibi yumuşak damarlar, birer Asâ-yı Mûsâ (a.s.) gibi 1  فَقُلْناَ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ emrine imtisal ederek taşları şakkeder.

Ve o sigara kâğıdı gibi ince, nâzenin yapraklar, birer âzâ-yı İbrahim (a.s.) gibi, ateş saçan hararete karşı 2  يَا نَارُ كُونِى بَرْداً وَسَلاَماً âyetini okuyorlar. Madem her şey mânen “Bismillâh” der; Allah namına, Allah’ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi “Bismillâh” demeliyiz. Allah namına vermeliyiz, Allah namına almalıyız. Öyle ise, Allah namına vermeyen gafil insanlardan almamalıyız.

SUAL: Tablacı hükmünde olan insanlara bir fiyat veriyoruz. Acaba asıl mal sahibi olan Allah ne fiyat istiyor?

ELCEVAP: Evet, o Mün’im-i Hakikî, bizden o kıymettar nimetlere, mallara bedel istediği fiyat ise üç şeydir: Biri zikir, biri şükür, biri fikirdir. Başta “Bismillâh” zikirdir. Âhirde “Elhamdülillâh” şükürdür. Ortada, bu kıymettar harika-i san’at olan nimetler Ehad, Samed’in mucize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek fikirdir. Bir padişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet ise, öyle de, zahirî mün’imleri medih ve muhabbet edip Mün’im-i Hakikîyi unutmak, ondan bin derece daha belâhettir.

Ey nefis! Böyle ebleh olmamak istersen, Allah namına ver, Allah namına al, Allah namına başla, Allah namına işle, vesselâm.

On Dördüncü Lem'a'nın İkinci Makamını Okumak İçin Tıklayınız.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “(Bir zaman da Mûsâ, kavmi için su arayıp Allah’a yalvarmıştı.) ‘Vur asânı taşa’ buyurduk.” Bakara Sûresi, 2:60.
2 : “(Biz ateşe şöyle ferman ettik:) ‘Ey ateş, serin ve selâmetli ol.” Enbiyâ Sûresi, 21:69.
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhir : son
Asâ-yı Mûsâ : Hz. Mûsâ’nın taşa vurunca su çıkaran mucizeli asâsı
âzâ-yı İbrahim : ateşe atıldığı halde yanmayan Hz. İbrahim’in vücut organları
belâhet : aptallık, ahmaklık
Bismillâh : Allah’ın adıyla
derk etmek : algılamak, anlamak
ebleh : ahmak, aptal, akılsız
Ehad : bir olan Allah
elhamdü lillâh : hamd ve şükür yalnızca Allah’a mahsustur
emir tahtında : emir altında
fikir : nimeti vereni düşünmek
gafil : duyarsız ve mânevî sorumluluklarından habersiz
hararet : sıcaklık
harika-i san’at : san’at harikası
hediye-i rahmet : Allah’ın rahmet hediyesi
imtisal etmek : emre uymak, itaat etmek
intişar : yayılma
kemâl-i suhuletle : tam bir kolaylıkla
kıymettar : kıymetli, değerli
mânen : mânevî olarak
medih : övmek
miskin : zavallı
mucize-i kudret : Allah’ın kudret mucizesi
muhabbet etmek : sevmek
mün’im : nimet veren
Mün’im-i Hakikî : gerçek nimet verici olan Allah
nam : ad
nâzenin : ince, nazik
nâzik : zarif, ince, narin
nefis : kişinin kendisi
salâbet : sertlik, katılık
Samed : hiçbir şeye muhtaç olmayan, ama herşey Ona muhtaç olan Allah
şakketmek : yarmak
şiddet-i hararet : sıcaklığın şiddeti
şükür : nimeti veren Allah’a karşı minnet duymak, teşekkür etmek
tablacı : tezgâhtar, sunucu
tabiyun : tabiatçılar, herşeyin tabiatın tesiriyle olduğunu savunanlar
vesselam : artık bitti, bundan sonra selam
zahirî : görünürdeki
zikir : Allah’ı anmak
Yükleniyor...